Taşlıçay ilçesinde bulunan ve Iğdır başta olmak üzere çevre illerden her yıl çok sayıda göçer ailenin hayvanlarını yaz aylarında otlattığı Sinek Yaylası, el değmemiş doğasıyla her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünüyor.
Zengin bitki örtüsü ve akarsu kaynaklarına sahip 2 bin 400 rakımlı bölgede oluşan kilometrelerce uzunluktaki menderesler, ilkbaharda eriyen kar sularıyla besleniyor.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) Rektör Yardımcısı ve Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, AA muhabirine, Doğu Anadolu Bölgesi'nde jeolojik zaman dilimi olan Eosen'den tarihi çağlara kadar çeşitli dönemlerde volkanik faaliyetlerin meydana geldiğini söyledi.
Geçmişte volkanik faaliyetlerle birlikte Sinek Yaylası'nda da çeşitli platoların oluştuğunu ifade eden Kaya, şöyle konuştu:
"Arazinin çeşitli olduğu ve özellikle dağlık alanların yoğun olduğu bu bölgede, böyle mendereslerin oluşması oldukça ilginçtir. Burada oluşan volkanizma ile birlikte volkan, kül ve lavların akması sonucu oluşmuş olan geniş plato alanları da vardır. Ülkemizde plato ve yayla birlikte kullanılmaktadır. Bu bölge, tabanlı vadi özelliği gösteriyor ve gerçekten oldukça güzel bir arazi yapısını gösteriyor."
"Yıl boyu akan daimi akarsu özelliği taşıyor"
Kar sularıyla beslenen akarsuların genelde geçici akarsular olduğunu aktaran Kaya, şunları kaydetti:
"Sinek Yaylası ve çevresindeki akarsular, yıl boyu akan daimi akarsu özelliği taşıyor. Burası doğal güzellikleri açısından ülkemizin gerçekten ender yörelerinden bir tanesidir çünkü bölgenin en önemli yaylarından Sinek Yaylası bulunuyor. Yüzlerce göçer her yıl burada 40-50 bin hayvanını otlatıp ekonomik faaliyetlerde bulunmaktadır. Volkanik arazilerin yoğun olduğu dağlık bir alanda bu platolar üzerinde, bu tarz vadilerin ve menderes yapılarının oluşması son derece ilgi çekicidir."