Plastikler tarımda, malçlama filmlerinden polimerlerle kaplanmış yavaş salınımlı gübrelere kadar çeşitli alanlarda kullanılıyor. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) verilerine göre, 2019'da dünya genelinde tarım ve hayvancılıkta 12,5 milyon ton plastik kullanılırken aynı yıl gıda ambalajı için kullanılan plastik miktarı 37,3 milyon ton olarak kayıtlara geçti.
Hem insan hem de çevre sağlığı üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulduğunda plastiğe alternatif doğal içerikli ürünlere olan ihtiyacın önemi her geçen gün artıyor.
Bu alternatiflerden birini üreten Palgae şirketinin kurucu ortağı ve biyomühendis Eylül Er, AA muhabirine, Türkiye'nin tarıma elverişli toprak arazilerinde tespit edilen mikroplastik sayısının metrekare başına 12 bin 500 parçacık olduğunu, bunun tarımda kullanılan plastik toprak örtülerden kaynaklandığını söyledi.
Bu örtülerin ana maddesinin petrol bazlı olduğunu belirten Er, "Bu filmleri çiftçilerimiz hasat zamanlarında, fidanlarını ekerken toprakların üzerine malçlama yapmak amacıyla seriyor. Hasat zamanı gelene kadar yani çileklerini, marullarını büyütene kadar o filmleri, o toprakların üzerinde hem ürünü yağıştan korumak hem toprağın nemini dengelemek hem de hasadı haşerelerden korumak için kullanmaya devam ediyor. Hasat sonunda da bu plastik örtüler eğer parçalanıyorsa ne yazık ki çiftçilerimiz bir daha kullanamıyor ve bunları atık olarak atıyorlar. Bunlar geri dönüşümü mümkün olmayan filmler ve toprakta kaldığı süre boyunca da aslında toprağı mikroplastik bakımından da zehirli bir şekilde etkiliyor." dedi.
"Yüzde 60 oranında yosun kullandık"
Tarımda plastik örtü kullanımının azaltılmasının atık miktarının azaltılmasına katkı sunacağını kaydeden Er, kendilerinin de bu amaç doğrultusunda daha yeşil bir teknolojiyi açığa çıkarmak ve yeşil teknolojilerle tarım örtülerinin üretilebileceğini göstermek niyetiyle yola çıktıklarını anlattı.
Yosun bazlı, toprakta biyolojik olarak parçalanabilen ve parçalandığında da toprağı organik madde ve mineral bakımından zenginleştiren tarım örtülerinin ham maddesini geliştirdikleri bilgisini paylaşan Er, ürünün hedef kitlesinin öncelikle rejeneratif pamuk, marul, soğan ve çilek üreticileri olduğunu aktardı.
Ürün çeşidine göre tarım örtülerinde kullanılacak ham maddeyi yeniden tasarladıklarına değinen Er, "Elimizdeki örnekleri üreticilere gösterdiğimizde şok geçirdiklerini söyleyebilirim. Çünkü yüzde 60 oranında yosun içerik kullandık bunları üretirken. Ayrıca içeriğin yüzde 80'i organik ve biyolojik. Bu sebeple de toprak üreticileri 'Bu nasıl mümkün olabilir?' diye soruyor. Bu kadar yüksek organik içerikle bu kadar güzel dayanımı nasıl elde ettiğimizi soruyorlar." diye konuştu.
"Her 3 kilogram ürün, 1,5 kilogramlık karbondioksit emisyonunu önlüyor"
Yosunların, ağaçlara oranla havadan 5 kat daha fazla karbondioksit yakaladığına dikkati çeken Er, farklı alanlarda kullanmak üzere bu yosunları yetiştirmenin de havadan karbon yakalamaya katkı sağladığına işaret etti.
Er, geliştirdikleri ham maddenin çevre sağladığı diğer faydaları şöyle sıraladı:
"Ürettiğimiz biyoplastik ham maddesinin her 3 kilogramı 1,5 kilogramlık karbondioksit emisyonunu önlüyor. Aynı zamanda üretim tekniğimizle yüzde 60 daha az su ve enerji kullandığımızı söyleyebilirim. Bu sayede aslında sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin en az 6 tanesine doğrudan etki etmiş oluyoruz ve bunların da sürdürülebilirlik raporlarında, 2026'da gelmesini beklediğimiz karbon vergilendirilmesinde bir avantaj olarak sunulmasını sağlıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Mikro ve makro yosunlarla ilgili çalışmalar artacak"
Tarımda kullanılan plastik örtülerin ham maddelerinin aynı olmasına rağmen metrekare fiyatlarının 1000 liradan 10 bin liraya kadar değişkenlik gösterdiğinden bahseden Er, geliştirdikleri ham maddenin şu an için geleneksel plastiklerden daha pahalı olduğunu fakat seri üretime geçtiklerinde ve kullanıcının elde edeceği yararlar göz önünde bulundurulduğunda maliyeti kurtaracağını söyledi.
İklim değişikliğiyle mücadelede biyolojik ajan olarak nitelendirilen yosun gibi ham maddelerden üretilen ürünlerin plastiklerin yerini alarak önemli bir etki oluşturacağını dile getiren Er, bu nedenle önümüzdeki 5 yıl içinde mikro ve makro yosunlarla ilgili çalışmaların artacağı tahmininde bulundu.
Er konuşmasını, "Eğer artık yediğimiz meyve ve sebzelerde mikroplastik olmasını istemiyorsak, manavlara gittiğimizde meyve ve sebzeleri gerçekten olması gerektiği haliyle görmek istiyorsak tarımda kullandığımız örtüleri bir an önce biyobozunur ve yosun bazlı haliyle değiştirmemiz gerekiyor." diyerek tamamladı.