Yapay zeka destekli uzaktan komuta edilebilen silah kulesi (Koralp) harekat sahasında hata riskini azaltarak hedefin daha hızlı yakalanmasını sağlıyor.
Best Grup Genel Müdür Yardımcısı Özgür Derebaşı, 15. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF 2021) AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, yapay zeka destekli, uzaktan kumandalı, dual ve 20 milimetre olarak tasarlanan silah kuleleri hakkında bilgi verdi.
Uzaktan kumandalı silah sistemlerinin en büyük özelliğinin, mevcut silah sistemlerinden bir adım öteye giderek yapay zeka teknolojisinin de sisteme entegre edilmesi olduğunun altını çizen Derebaşı, "Silah kulesinde yapay zeka kullanılması, özellikle daha eğitimsiz personelin daha yüksek hassasiyetle ve hata payı olmadan işlem yapabilmesini, teröristi, aracı, insanı, doğadan ya da mevcut durumdan ayırt ederek çok hızlı reaksiyon göstermesini sağlıyor." ifadesini kullandı.
Derebaşı, söz konusu silah kulelerinin konvansiyonel silah sistemleriyle karşılaştırıldığında atış başarı oranı, sürdürebilirlik ve lojistik anlamında çok daha büyük avantajları olduğuna işaret ederek, son teknolojiyle donatılan yapay zekalı silah kulesi ile artık harekat sahasının ihtiyaçlarını daha hızlı karşılayabildiklerini anlattı.
Koralp'in her türlü sensörle çalışabildiğine dikkati çeken Derebaşı, "Harekat sahası gün geçtikçe değişiyor. Şu an daha önceki gibi çok ağır zırhlı araçlar yerine çok daha hızlı kendini korumak üzerine kullanılan hafif araçlarla, çok daha fazla atış gücüne sahip araçlar gün yüzüne çıkmaya başladı. Biz de bu aradaki konsepti doldurabilecek, muadillerine göre yaklaşık yüzde 200 daha hafif sistemi, yüksek kalibrede yapay zeka ile donatıp 4x4 küçük araçlardan hafif tanklara kadar kullanabilecek modüler bir sistem yaptık." diye konuştu.
"Yapay zekanın aradığımız hedefi gözden kaçırma lüksü yok"
Özgür Derebaşı, mevcut konvansiyonel silah sistemlerinde hareketli hedef takibi olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Koralp silah kulesi ailesinin en önemli özelliği, insan, araç ve dronu tek tek ya da bütünleşik bir şekilde ayırt edip bunu operatöre gösterebilmesidir. Yani, hedefteki görüntülerin insan mı, araçsa aracın tipi, dronsa yaklaşık boyutları, hareket hızı ve bunlar gibi kritik bilgileri operatöre göstererek, operatörün tek bir tuşla bunu hedef takibine alıp, gerektiğinde en son komutu insan verebilecek şekilde vurabilmesini sağlıyor. Yapay zekanın aradığımız hedefi gözden kaçırma lüksü yok. O bölgeyi araştırırken, araç saklanıyorken, o aracın burnunu bile görmesi yapay zeka için yeterli."
Dakikada 600 mermi atabilen 'Milli uçaksavar' ilk kez sergilendi!
15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF'21) CANiK markasıyla, dünyanın önde gelen hafif silah üreticilerinden olan Samsun Yurt Savunma (SYS) 2012 yılından bu yana sürdürdüğü Ar- Ge çalışmaları sonucunda geliştirdiği Türkiye'nin yerli ve milli uçaksavarını ilk kez sergiledi.
Uçaksavarın kullanım alanının çok geniş olduğunu aktaran Aral, "O nedenle uçaksavara sahip olmak önemli. Bugüne kadar bu silahı genelde Batı ülkeleri üretiyordu, ulaşım sıkıntısı vardı.
Dünyada bu uçaksavarı üreten 5'inci şirket olarak yerlileştirdik, beklentimiz büyük. Silahımızın ömrü muadillerine göre neredeyse iki kat daha fazla. Sadece silahı satmıyoruz, kara, hava ve denizde nasıl entegre edileceğine dair çözümler de sunuyoruz.
Türk savunma sanayisinin ihtiyaçları için çeşitli projeler yürüten Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE), farklı tipteki insansız hava araçlarıyla (İHA) kullanılmak üzere geliştirdiği mühimmatları 15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF 2021) sergiliyor.
Türk savunma sanayisinin ihtiyaçları için çeşitli projeler yürüten Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE), farklı tipteki insansız hava araçlarıyla (İHA) kullanılmak üzere geliştirdiği mühimmatları 15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF 2021) sergiliyor.
TÜBİTAK SAGE Müdürü Gürcan Okumuş, IDEF 2021'de AA muhabirine yaptığı açıklamada, İHA'larda kullanılmak üzere tasarlanan mühimmatlar hakkında bilgi verdi.
IDEF'te mühimmatların sergilendiğini ifade eden Okumuş, daha önce İHA mühimmatı olarak Lazer Güdümlü Minyatür Mühimmat Bozok çalıştıklarını ve bu mühimmatların savaş uçaklarında da kullanılabileceğini söyledi.
Okumuş, TÜBİTAK SAGE'nin bugüne kadar geliştirdiği bütün mühimmatların İHA'larda kullanılması için çalıştıklarını aktararak, "Faydalı ürün taşıması artan İHA'larla beraber bizim geçmişte geliştirdiğimiz hassas güdüm kiti, kanatlı güdüm kiti gibi mühimmatların İHA varyantları da gelişiyor. SOM C ürünün İHA'lara entegrasyonunu da çalışıyoruz." diye konuştu.
Güdüm kitleri ilk kez IDEF 2021'de sergilendi
Gürcan Okumuş, Kuzgun Modüler Mühimmat ailesinin 100 kilogram sınıfında bir mühimmat olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Kuzgun'un serbest güdülen, turbo jetli dediğimiz, yani kendi yakıt deposu olan çok daha uzun menzilli, 200 kilometrenin üzerinde bir menzili olan versiyonu olacak. Bir de katı yakıtlı bir versiyonu olacak. Farklı operasyonel konseptlere göre kullanılabilecek. Lazer ve diğer başlıklar için alternatifler olacak. Çok modüler bir mühimmat olacak. İHA'larda çoklu olarak taşınabilecek. İleriye yönelik yol haritasında karadan ve denizden atılan modelleri de zaman içerisinde gelişecek."
Okumuş, Gökçe'nin ise lazer arayıcı başlık ve yeni kanat yapısıyla hareketli hedeflere angaje olacak şekilde tasarlandığına işaret ederek, "Gökçe ve Gözde isimli güdüm kitleri savaş uçaklarımızda kullanılabilecek, aynı zamanda da İHA'larda da kullanılabilecek. Gözde bu yıl içinde, Gökçe de 2022'de tamamlanacak." dedi.
ASELSAN Konya'nın üretimi "bomba atarlı SARP" IDEF'in gözdesi oldu
ASELSAN Konya, 15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF) 2021'de açtığı stantta ürün ve kabiliyetleriyle ziyaretçilerini ağırlıyor.
ASELSAN Konya'nın üretimini gerçekleştirdiği, bomba atar silahlarının entegre edilebildiği ve tam bağımsız elektro optik altyapısına sahip özgün uzaktan komutalı silah sistemi, IDEF'te yoğun ilgi görüyor.
Kuruluşun, savunma sanayisi ürünlerinin üretimi, test, montaj ve entegrasyonu başta olmak üzere her türlü ticari ve sınai faaliyette bulunmayı amaçladığını dile getiren Mercimek, "ASELSAN Konya, yüzde 51'i ASELSAN'a ve yüzde 49'u Konya Savunma Sanayi AŞ'ye ait olmak üzere 'Aselsan Konya Silah Sistemleri Anonim Şirketi' unvanıyla kurulmuştur. ASELSAN Konya, 17 Aralık'ta faaliyetine başlamış olup savunma sanayisi için özgün ürünlerin geliştirildiği önemli bir teknoloji üssü olacaktır. Bu hedef doğrultusunda kısa sürede silah ve silah sistemleri tasarımı, üretimi, test, montaj ve entegrasyonuna yönelik altyapı kurulumları tamamlanmış üretim bu kapsamda başlamıştır." dedi.
Türk savunma sanayisinin son dönemde geliştirdiği ürünlerin vitrine çıktığı Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF) TÜYAP'ta devam ediyor. Dünyada düzenlenen 32 savunma sanayisi fuarı arasında katılımcı firma sayısı itibarıyla üçüncü sırada yer alan IDEF, Türkiye'nin bir dünya markası olarak 15'inci kez düzenleniyor.
2017 yılında kurulan Alpera Savunma Sistemleri'nin Teknopark İstanbul'da yerleşik olduğunu aktaran Özbarlı, özellikle insansız sistemler ve otonom araç sistemleri üzerine odaklandıklarını ve 4 yıldan beri ordunun ve güvenlik güçlerinin ihtiyacı olan insansız sistemleri üretmeye çalıştıklarını söyledi.
IDEF 2021'de ilk kez görücüye çıkan, elektrikli ve insansız kara aracı Alkar R8'in 8 tekerlekli, tamamıyla elektrikli, kendi içerisinde mesafeyi artıracak dizel jeneratöre sahip bir araç olduğunu dile getiren Özbarlı, "2 buçuk ton sınıfında Seviye 3 ve Seviye 4'e kadar koruma faktörünü sağlayabilen bir insansız kara aracı. Şu an üzerindeki sistem 20 milimetrelik bir makinalı top. Aslında aracın kendi özellikleri dahilinde modüler bir yapıya sahip olması nedeniyle farklı görevlerde farklı zamanlarda hizmet verebilecek şekilde tasarlanmış, ülkemizin şartlarına, coğrafyasına ve ihtiyaçlarına uygun olarak değiştirilebilecek modüler alt yapıya sahip bir araç." ifadelerini kullandı.
"2022 yılı içerisinde seri üretime geçmesi planlanıyor"
Özbarlı, söz konusu araçta yerlilik oranının yüzde 80'in üzerinde olacağını kaydederek, "Aracın üzerindeki motorlar, sürücü grupları, görev bilgisayarları, mekanik sistemler dahil olmak üzere aracın büyük bir kısmı ekibimiz tarafından tasarlanıyor ve üretiliyor." dedi.
R8'in gelecek yıl seri üretime geçebileceğini belirten Özbarlı, "Büyük bir ihtimalle TSK'nın taleplerine göre veya kolluk kuvvetlerinin taleplerine göre yapılacak değişikliklerle birlikte 2022 yılı içerisinde seri üretime geçmesi planlanıyor. Şu an için Kuzey Avrupa ülkelerin de bazılarıyla, özellikle yakın ilişkiler içerisinde olduğumuz ülkelerle birtakım görüşmeler var. Birtakım teklifler sunuluyor. Bunlar üzerinden de görüşmeler sürüyor." diye konuştu.
"R4 ve R8 ürünlerimizde, askeri arkasından takip edebilecek bir yazılım geliştiriyoruz"
Deniz Özbarlı, otonom konusundaki çalışmalarına ilişkin de bilgiler verdi.
Özellikle operasyonel kabiliyeti otonom hale getirmeye çalıştıklarını dile getiren Özbarlı, şunları söyledi:
"Bu ne demek? Eğer görev tanımlı bir otonomi tarif ediliyorsa bu bizim için uygulanabilir bir şey. Özellikle Teknopark İstanbul'da geliştirmeye çalıştığımız güvenlik robotu tamamıyla otonom bir şekilde Teknopark içerisinde gezerek, birbirleriyle haberleşerek ve koordineli olarak çalışıyor. R4 ve R8 ürünlerimizde de askerle birlikte hareket ederken yani bir takımla hareket ederken takımı, otonom olarak takip etmek üzere hazırlanan bir yazılımımızı da şu an geliştirmek üzereyiz. Bu aslında son dönemde çok talep edilen bir ürün. Dün yine Genelkurmaydan bir ekiple bir araya geldik ve bu konuları tartıştık."
"Türkiye'de bunun bir örneğinin olduğunu düşünmüyorum"
Askerin ihtiyacı olan mühimmatın, yedek sistemlerin veya onların sahadaki görevlerini yerine getirebilmesi için gerekli ekipmanların taşınmasının ve bunların bir yerden bir yere naklinin de bazen çok zor olduğuna dikkati çeken Özbarlı, şunları kaydetti:
"Saha şartlarında bunu gerçekleştirebilmek için bir yardımcıya ihtiyacınız oluyor. Genelde bu tip araçlara katır deniyor. Bu aynı zamanda o görevi de görebiliyor. Yani lojistik destek aracı olarak da görev yapabildiği için öndeki takım içerisindeki bazı ekipleri, görevlileri ve askerleri, önceden tanımlanmış kişileri takip ederek, onların ardından yolunu kendisi bularak takımla birlikte hareket edebilme kabiliyeti sağlıyor. Türkiye'de bunun bir örneğinin olduğunu düşünmüyorum ve araştırmalarımıza göre de henüz öyle bir şey yok. Ama yurt dışında bunun çalışmaları devam ediyor, biz de o çalışmaları yapanlardan biri olarak ülkemize hizmet vermeye çalışıyoruz."