Kaan'ın F35 ile F22 ile rekabet edebilecek tam potansiyele sahip olabileceğine inanıyorum ve bu da geleceğin hikâyesi.
Böyle bir gelişme yaratmak Türk tarafı için de güçlü bir katma değer getirecektir. Çünkü yeni teknolojilere dayalı kendi üretimine sahip olmak sadece güvenlik ve savunmanın güçlendirilmesi için değil, aynı zamanda pazarlarda rekabet edebilmek için de bir ilerlemedir.
Türk savunma sanayisinde 2023 yılı kritik silah sistemleri testlerinin ön plana çıktığı bir yıl oldu. Söz konusu testler arasında en çok önemsediğimiz trend, aerobalistik füze yeteneklerinin inşası ve silahlı insansız hava aracı (SİHA) kapasitesiyle entegre edilmesidir.
SİHA'larla roket ve taktik balistik füze envanterinin birleşmesi, çok esnek ve etkili harekat tasarıları sunabilir.
Ayrıca, hava savunma sistemlerinin aerobalistik füzelere karşı başarı oranının, balistik füzelere kıyasla daha düşük olduğu biliniyor. Söz konusu silah sistemleri, düşman hava sahasının yoğun karadan havaya füze (SAM) sistemleri tarafından korunan bölgelerine, askeri personeli riske atmadan, tahrip gücü yüksek, ağır harp başlıklarıyla taarruz etme imkanı kazandırıyor.
Dahası, KEMANKEŞ'in aynı zamanda insansız sistemlere sertifiye bir kamikaze dron olması da ayrıca önemlidir. KEMANKEŞ, sadece bir kinetik taarruz sistemi olarak değerlendirilmemelidir. Nitekim, sistemin gelişmiş sensörleri KEMANKEŞ'i, enformasyon üstünlüğü hususunda da avantajlı bir çözüm haline getirdi.
SİPER ailesinin, Türk savunma kapasitesinin stratejik SAM sistemleri segmentindeki eksiklikleri de önemli ölçüde gidermesi bekleniyor. Nitekim 2023 yılı başında Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün'ün Türkiye'nin artık S-400 sistemine ihtiyaç duymayacağı yönündeki açıklamaları da SİPER ailesinden beklenen başarıya bir atıf niteliği taşıyor.
Geçtiğimiz yıl hava harp segmentinde de 2 önemli gelişme yaşandı. Bunlardan birincisi, ilk uçuşunu gerçekleştiren BAYKAR KIZILELMA'nın yüksek irtifa sistem tanımlama test uçuşlarını gerçekleştirmesi, ikincisi ise yine bir diğer insansız savaş uçağı projesi olan TUSAŞ ANKA-3'ün ilk uçuşunu başarıyla tamamlaması oldu. Söz konusu sistemler, yalnızca stratejik SİHA platformları olarak değil, aynı zamanda KAAN projesi ile beraber Türkiye'nin 5'inci nesil taktik çözümünün parçası olacak ve "loyal wingman" çerçevesinde insan-makine işbirliği konseptiyle müşterek harekat icra edecektir
Sözü edilen manzume, görev bilgisayarlarından düşük görünürlüklü dizayn niteliklerine, aviyoniklerden silah sistem sertifikasyonlarına, AESA radarından 5'inci nesil hava harekat kabiliyetine kadar uzanıyor. Bu noktada karşımıza 2024'ün henüz şekillenmekte olan, en önemli 2'nci askeri havacılık gündemi çıkıyor.
Türkiye'nin 5'inci nesil savaş uçaklarına sahip olduğu bir senaryoya kıyasla ideal bir çözüm olmamasına rağmen, 2020'lerin ve 2030'ların başının sorunsuz atlatılması için F-16V'nın uygun bir seçenek olduğunu değerlendirmekteyiz. Ayrıca dünyadaki en önemli F-16 kullanıcılarından biri olan Türk Hava Kuvvetlerinin uzun yıllara yayılan deneyimi, Türkiye'nin geniş F-16 pilot havuzu, yer ekipleri, F-16 uçaklarına uygun lojistik altyapısı, simülatör kullanımı, ve en önemlisi, Türk savunma sanayisi için silah sistem sertifikasyonuna kadar geniş bir avantaj ve tecrübeye sahip olması, F-16V alımı çerçevesinde ayrıca önemlidir.
Deniz harp segmentinde 2024 yılında TF-2000 hava savunma fırkateynleriyle ilgili gelişmeleri yakından takip edeceğiz. Zira, TF-2000'ler, açık deniz donanmasına dönüşen Türk Deniz Kuvvetlerinin görev grupları açısından elzem yetenekler. 2024 sonrasında bir diğer önemli konu, milli denizaltı projesi olacak.
Reis sınıfını müteakip, ilk milli denizaltı (MİLDEN) platformları, muhtemelen, havadan bağımsız tahrik sistemiyle (AIP) mücehhez olacaktır. Öte yandan, Deniz Kuvvetleri dergisinde yayımlanan ve nükleer denizaltıları inceleyen bir makaleye atıfla, savunma haber siteleri, kuvvetin nükleer denizaltılara ilgi duyduğunu öne sürmüştür. MİLDEN projesinin ilerleyen varyantları için nükleer denizaltı planları olup olmadığı, önümüzdeki dönemde yakından takip edeceğimiz bir gelişme. Son olarak stratejik silah sistemleri segmentinde 2 kritik gelişmeyi izleyeceğiz. Hatırlanacağı üzere, 2023 yılında CENK balistik füzesi ilk kez görüntülendi.
Yapılan değerlendirmeler, CENK'in, Türkiye'nin ilk orta menzilli (Bin km-3 Bin km arası menzile sahip) balistik füzesi olacağını belirtmekteydi. Söz konusu menzilde bir yetenek konvansiyonel düzeyde elde edilebilecek en üst düzeyi temsil ediyor. Bir diğer kritik stratejik silah sistemi projesi ise ATMACA gemisavar füzesinin satıhtan-satıha varyantının üretilmesi. Ana yüklenicisi ROKETSAN olan KARA ATMACA füzesinin motoru, KALE AR-GE tarafından KTM-3700 adıyla üretiliyor. Ukrayna'da Neptün gemisavar füzesinin izlediği yola benzer bir plan takip eden KARA ATMACA, sadece gemisavar değil, satıhtan-satha bir seyir füzesi olarak da kritik bir yetenek sunacak.