Türkan Şoray, İzmir'de filmlerinde giydiği kıyafetlerinin yer aldığı sergiyi açtı: "Sinemada soğuk sulara girdik, 24 saat güneşin altında çalıştık, kaza geçirdim ama şu sevgi, alkışlara hepsi helal olsun. İyi ki sinema benim aşkım olmuş."
Sanatçı Türkan Şoray, İzmir'de "Sinema Benim Aşkım Türkan Şoray Kostümleri" sergisinin açılışına katıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde düzenlenen serginin açılışı öncesi hayranlarının alkışlarıyla açılışının yapılacağı alana gelen Şoray, yoğun ilgi nedeniyle zor anlar yaşadı. Sergi açılışı öncesi hayranlarıyla bir araya gelen Şoray, yaptığı konuşmada İzmir'de olduğu için mutlu olduğunu söyledi. Bu kadar coşkuyla karşılanacağını hiç düşünmediğini belirten Şoray, "O kadar mutlu ettiniz ki beni. Sinemada soğuk sulara girdik, 24 saat güneşin altında çalıştık, kaza geçirdim ama şu sevgi, alkışlara hepsi helal olsun. İyi ki sinema benim aşkım olmuş. Sinema oyuncusu demek istemiyorum. Sinemada hayatın içinden biri olarak ben hep filmlerde bulundum. Hayatın içindeki insanları yaşatmaya çalıştım. Hiçbir zaman bir meslek olarak ve iş olarak düşünmedim. Ben hiçbir zaman işe gidiyorum demedim. Sete gidiyorum dedim ama iyi ki Rabbim beni sinemada var etmiş." dedi.
Kostümlerin uzun sinema yolculuğunda setlerde neler yaşadığının en yakın tanıkları olduğunu vurgulayan Şoray, şu ifadeleri kullandı: "Sanki onlar benimle konuşuyor duygusu içindeydim. Çünkü kıyafeti giydiğim zaman oyuncu olarak onunla bütünleşiyordum. Kıyafetler o kadar önemli ki hemen siz o karaktere giriyorsunuz. Ayağınıza şalvar giyip, başınıza yemeni kattığınız zaman ister istemez tavrınız, yürüyüşünüz başka oluyor. Kıyafet kişiliği karakteri oluşturmada en büyük yardımcı. Onlar benim aslında rol arkadaşım diyebilirim. Burada 30 tane kıyafet var. İnanır mısınız bütün bu kadar sene içinde giydiğim kıyafetler 500-600 falandır. Her senaryo geldiği zaman mutlaka senaryoda ilk önce kostüm listesine bakardım."
Soyer de Şoray'ın Türkiye'nin yaşayan efsanesi olduğunu söyledi. Cumhuriyetin 2. yüzyılına girerken bir 100 yılı geride bıraktığını hatırlatan Soyer, "60 yıllık kültür hayatına damgasını vurmuş bir isimle beraberiz. Biz onunla sevinçleriyle coştuk, onun mücadelesinden güç bulduk. Özellikle kadınlar, eğer bu topraklarda ayakları üzerinde dik duruyorlarsa ona çok şey borçlular." diye konuştu.