Meyveler çoğu zaman yararlıdır ama çekirdekleri ve onların içindeki tohumları için aynı şey söylenemez. Kayısı çekirdeğinin içindeki badem diye adlandırılan tohum yüksek miktarda ölümcül bir zehir olan siyanür bulunur. Bademi ısıtmak bu zehri yok eder ama işlenmemiş acı badem oldukça tehlikelidir. Ülkemizde ve dünyada badem yiyerek ölenlerin haberlerine sıkça rastlamak mümkün.
Ham bal, kovandan alındığı hali ile tüketime sunulan doğal baldır, pastörize ve filtre edilmez. Mide ile ilişkili hastalıklarda ve yüksek tansiyonu olan kişilerde kullanılan ham bal, herhangi bir pastörizasyon ya da ısıtma işleminden geçmediği için içinde arı polenlerinden yapılmış parçacıklar ya da partiküller, petek parçaları, kırılmış arı kanadı parçaları ve propolis bulunabilir. Bundan dolayı; ham balda bulunan bu bileşenler, bazı kişilerde gıda zehirlenmesine neden olabilir. Pastörize edilmemiş bal grayanotoksin içerdiği için baş dönmesi, halsizlik, aşırı terleme, mide bulanması ve kusmaya neden olabilir.
Karadeniz Bölgesi'nde bulunan "rhododendron" ve "azalea" bitkilerinin yaprak ve çekirdeklerinde bulunan "grayanoktoksin-1" zehrinin, arılar tarafından alınmasıyla bala karıştığını belirten uzmanlar, zehir etkisinin bulantı, kusma, kalp hızının yavaşlaması ve bayılma belirtileriyle ortaya çıktığını söylüyor.
Lüks restoranlarda servis edilen fugu balığı oldukça riskli bir gıda. Oldukça "tatlı" gözüken bu balık aslında derisinde, yumurtalıklarında ve karaciğerinde ölümcül bir zehir içeriyor. Balon balığın bağırsak, yumurtalık ve ciğeri "tetrodoksin" isimli, siyanürden 1200 kat daha kuvvetli bir zehir içerir. Guinness Rekorlar Kitabı'nda dünyanın en zehirli balığı olarak yer alan fugu balığının anavatanı Japonya. Kirpi ya da balon balığı olarak da bilinen fugu balığındaki zehrin bir toplu iğne başı kadar miktarı bile ölümcül etkiye sahiptir. Bir fugu balığında 30 kişiyi öldürmeye yetecek kadar zehir var. Bu nedenle de şefler bu balığı doğru dilimleyebilmek için iki yıllık özel bir eğitimden geçiyor. Japonya'da yılda ortalama 75 kişi fugu balığından zehirlenerek hayatını kaybediyor.
Aynı zamanda midyeler suyu süzerken suda bulunan cıva, kurşun, kalay, bakır, arsenik ve kadmiyum gibi ağır metalleri de bünyelerine alarak biriktirir. Buna bağlı olarak organ hastalıkları başta olmak üzere, karaciğer kanseri, böbrek yetmezliği, beyin hasarları ve kan kanseri gibi hastalıklara neden olabilir.
Marmara Denizi'nde yapılan bir araştırma sonucu midyelerde 0.5 ppb (mg/kg) olması gereken cıva oranı 1.75 ppb ile sınırın 3.5 katı üzerinde, kadmiyum elementi de 1 ppb olması gerekirken 1.122 ppb olarak belirlendi. Bu da uzun vadede devamlı tüketimlerle insan vücuduna ağır metal alımına ve bunlara bağlı hastalıklara sebebiyet verir.
Domates zararlı değil ancak domatesin yaprağı ve sapında bulunan alkali zehirler mideye oldukça zarar verir.
Domateste olduğu gibi patatesin de yapraklarında, köklerinde ve filizlerinde bulunan glikoalkaloidler fazla tüketildiğinde ölümcül olabilir. Anavatanı patates yeşermeye bırakıldığında damarlarında, yapraklarında ve içirisinde "solanin" adı verilen bir zehir barındırır. Yeşile dönmesi yüksek yoğunlukta glikoalkoloit toksinden kaynaklanır. Çimlenen patatesler bu zehri çokça barındırırlar. Bu kimyasallar sancılara, ishale, baş ağrısına ve hatta komaya ve ölüme neden olabilir.
Tıpkı elma ve şeftali gibi siyanür içeren kiraz; aşırı şekilde tüketildiğinde kusma, böbrek yetmezliği ve ölüme yol açabilir. Kiraz çekirdekleri, ezildiğinde veya çiğnendiğinde "prusik asit" (hidrojen siyanür) üretir. Kirazdan ölümler sık görülmese de çekirdeğinin emilmemesi veya çiğnenmemesine dikkat edilmelidir.
İnsanları zehirleyen ve karın ağrısı, bulantı, aşırı susuzluk gibi ani belirtilere neden olan bazı mantarlar Türkiye'de en çok "köygöçüren" ve "kızıl göbek" adıyla rastlanır. Nemli ve yağışlı aylarda olur toplanan mantarlarda özellikle dikkat edilmelidir. Ölümcül olan mantarları yenmesi halinde 6-12 saat içinde ani ishal, sıvı kaybı, vücut ısısının dalgalanması ile birlikte ölüm ortaya çıkıyor.
Çiftlikte yetişen karideslere çiftçiler, enfeksiyonların, hastalıkların ve parazitlerin yayılmasını önlemek için sularına antibiyotik ve böcek ilacı koyuyor. Aşırı kalabalık olan çiftliklerde suların içine klor dahi konulabiliyor. Tüm bunlar kimyasal katkı maddesine sahip içerikler olduğu için sağlığa zarar verebilir
Güney Kore ve Japonya mutfağında popüler olan bu yemek susam ile çeşnilendirilen canlı yavru ahtapottan yapılır. Tehlikeli kısmı, ahtapot servis edilirken canlı olmasından kaynaklı emilim yapabilmesidir. Ahtapot kavrama gücüne sahipken yenmesi halinde boğulma tehlikesi barındırır. Bu boğulma nedeniyle yılda yaklaşık 6 ölüm yaşanıyor.
Doğu Asya'ya özgü bu aromalı meyve, karmaşık ve uzun bir hazırlığa sahip. Ağacın yaprakları, tohumları ve diğer birçok kısmı, toksin prusik asitini kolayca veren yüksek oranda bir glukozid içerir. Tüketimden önce yıkama, kavurma, ıslatma gibi çeşitli yöntemler kullanılarak tohumlar çıkartılırsa yemek için güveni hale gelir.
Bu gizemli meyve Jamaika kusma hastalığına neden olabilir ve bu hastalık ölümcül olabilir. Jamaika'nın ulusal meyvesi olan Ake; uygun şekilde yetiştirilmediğinde toksin açısından çok zengindir. Jamaika istifrası adlı hastalığa yol açar. Yoğun karın ağrısı ve kusma ile başlayan bu hastalık; dehidrasyon, koma ve ölüme kadar gidebilir. Meyve, tamamen olgunlaşmadan toplandığında vücudun karaciğerde depolanan glikozu düzenleme yetisini sınırlayan bir kimyasal içerir. Konservelenmiş ve düzgün biçimde işlenmiş akelerin Amerika'ya ihracında bir sınırlama yokken, illegal yollarla getirilen ham meyveyle çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir.