Hayal dünyanızı zenginleştiren bir çocukluk geçirdiniz sihirlerle… Şimdi hayal dünyanız nasıl?
Zeynep Özkaya: Aslında biz set ortamında o zengin hayal dünyası, periler, sihirli anne değil de daha çok bu bir iş, biz işimizi yapmaya geldik diye düşünürdük. Ortam öyle bir ortamdı. Bir de biz hep ezber yaptığımız için o sahnelerin gerçek olmadığını ayırt etmek zor olmuyordu. Ailenin yetiştirme tarzı da burada çok fark ediyor. Sen bir tanesin, sen çok farklısın gibi yetiştirilirse ki bu da olabiliyor o zaman hayal dünyası çok farklı yerlere gidebilir. Bizim ailelerimiz her zaman, “bu sizin yaptığınız bir iş ama kendi hayatınızda sen Zeynepsin, Gizemsin, Jeniffer’sın, okuluna gideceksin diğer arkadaşların gibisin” diye öğrettikleri için zorlanmadan bugünlere geldik.
Gizem Güven: Bir de bizim kendi aramızda bir özellik var. Mesela bir haber gelir, güzel bir projeden bahsedilir. Bu bir fotoğraf çekimi de olsa biz o an o gerçekleşmeden hayal kurmaya başlıyoruz. Şöyle olsa böyle olsa diye… Ama böyle bir şey olmadan bir araya gelip ya da kendimiz için çok böyle büyük ileri boyutta bir hayal kuralım diye alışkanlığımız da yok.