İşte İrem Derici’nin açıklamalarından satır başları…
Bir gece Taksim’deyiz, bir arkadaşım ‘The Voice var ya Acun Ilıcalı, onun Türkiye
versiyonunu yapıyor. Yarın yakınlarda bir otelde elemesi var gidelim’ dedi. Ben de kabul
ettim. Sabahın 7’sinde ordaydık. 4-5 kişi vardı, hepsi türkü okuyordu. Kayıt yaptırdık, kısa
bir şey okudum ‘tamam’ dediler. Ama ben çok iyi söylemişim sonradan izledim o görüntüleri.
Kahvaltı ederken aradılar ‘Acun Medya’dan bekliyoruz’ diye üç gün sonra elemeye çıktım.
Sadece Hülya Avşar döndü. O olaydan sonra babam benimle iki ay konuşmadı. Çünkü babamın her
türlü imkanı vardı, ‘kızın yarışmaya ihtiyacı mı vardı’ diye söylenmişler babama o da ona
kızmış.
LİNÇLE KİMSE YOK OLMAZ
Şunu anladım linçle kimse yok olmuyor artık umursamıyorum. İnsan kendi fişini kendisi çekiyor. Mesela benim kariyerime baktığım zaman iki yıl önce duraksama dönemine girdi.
BOŞANIRKEN ÇOK ENTERESAN BİR OLAY YAŞADIM!
Eski eşimle boşanmak için mahkemeye gittik. Hâkime hanım geldi, herkes ayağa kalktı. Taraflar dinlendi, anlaşmalı boşanıldı. Hâkime hanım ayağa kalktı tam çıkacağız, o dev,
herkesi ayağa kaldıran kadın, bana bir anda ‘İrem Hanım ya kızım sizi çok seviyor, hadi bir
selfie çekilelim çıkmadan’ dedi. ‘Ben boşandım, demin’ dedim. Bana ‘ben boşadım, biliyorum
ama ne olur bir selfie çekilelim’ dedi tekrardan. Beni kolunun altına aldı zorla gülümsetti
fotoğrafımızı çekti. (gülüyor) O fotoğraf duruyorsa lütfen bana göndersin çok merak
ediyorum.
YAŞADIĞI ZOR GÜNLERİ ANLATTI
Benim artık tek derdim ‘işimi yapayım, günüme bakayım’ o durumdayım. Artık heyecanlandıran
bir şey yok beni. 1.5 sene önce gözümü bir açtım, beyaz önlüklü amcalar etrafımda kollarım
bağlı… Halbuki ben Konya’ya gidiyordum. ‘Ne oldu, niye buraya geldik’ dedim.
Üzerinden bir buçuk sene geçti de böyle rahat rahat anlatıyorum. Ben sıkıntı yaşadığımda onu kendime itiraf edememiştim. Mesela anoreksiya yaşadığım dönemde çubuk kraker gibi geziyorum ama kendimi dünyanın en seksi insanı zannediyorum. Bir anda 40 kilolara düşünce göğüs de
kalmadı. Gittim doktora ‘bana estetik yapın’ dedim. O da bana bir estetik yaptı, kafam kadar
oldu. Onun üzerine bir de 20 kilo alınca süt anne gibi gezdim.
O dönem çok güzel olduğumu iddia ediyordum, ‘anoreksiyasın sen’ diyorlardı. Belirtilerini
soruyordum 49 tanesi var bir tanesi yok hala ‘değilim’ diyordum. Tedaviden sonra kendime
gelmeye başladım ve hasta olduğumu kabullendim.
SİM KARTINI YEDİM
Hastaneye yatma sürecim söyle gelişti. Dalaman’dan Konya’ya gideceğiz havaalanında
oturuyoruz bütün ekip, çöp tenekeleri olur ya onlara kitlenmişim. Sonra telefonum çalmış,
bakıp gülümseyip sakince yere koymuşum telefonu. Kulağımdan küpemi çıkarıp, iğnesiyle
telefonun sim kartını çıkarmışım.
Arkadaşımın elindeki sandviçe kitlenmişim, ‘neli’ diye sormuşum. ‘Yer misin’ diye sorunca sandviçi alıp içine sim kartını koyup herkesin gözünün içine baka baka yiyip yutmuşum. Sonra da ‘arayın da göreyim’ diye bağırmışım. Ama ben hiçbirini hatırlamıyorum bu olanların. Uçağa
nasıl bindim nasıl indim hiçbir şey hatırlamıyorum.