Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde izlenime açılan sergide, salgın sürecinde yaşananlar fotoğraf karelerine yansıdı.
Geçen sene Türkiye'deki vakalar açıklanmaya başladıktan sonra yoğun bir şekilde çalışmaya başladıklarını anlatan Aksoy, "Ciddi bir mücadele, bir savaş veriliyordu. Bu savaşı ve perdenin arkasında savaşan bu insanları ben de sizlere göstermek, belgelemek istedim." dedi.
Mesai saatleri dışında özellikle akşam saatlerinde hastaneye gelerek çok sayıda fotoğraf çektiğini ifade eden Aksoy, "Sergilenen 30 fotoğraf var. Fakat bunun perde arkasında çok daha fazla fotoğraf var. Bunları çeşitli mecralarda yayınlamaya devam edeceğim." diye konuştu.
Sergideki fotoğrafların çoğunluğunun salgının ilk dönemini yansıttığını ve geçen sene ramazanda çekildiğini dile getiren sanatçı, şunları kaydetti:
"Aslında hepsinin ayrı ayrı hikayesi var. Hepsi gerçekten çok derin duygularımıza erişiyor. Fakat benim asıl anlatmak istediğim şey şu, yoğun bakımda ve acil servislerde özellikle yoğun bakımdaki hastaların yakınları yok, yapayalnızlar. Çoğunun bilinci açık ama solunum makinesine bağlı şekilde yaşıyorlar. Oradaki sağlık personeli de o insanların hem yakını, hem sağlık personeli ve her anlamda destekçisi oldu. Bu beni çok duygulandırdı."
Aksoy, salgın sürecine ilişkin çok sayıda fotoğrafın çekildiği belgesel fotoğraf projesinin hastane yönetiminin desteğiyle bir yıldan uzun zamandır sürdüğünü aktararak, serginin daha fazla insana ulaşmasını, farklı illerde, meydanlarda ve mecralarda da yer bulmasını istediklerini sözlerine ekledi.
"Hangi arada çekildiğini bile fark etmedik"
Sağlık çalışanlarının yüzlerinde koruyucu ekipmanların bıraktığı izlerin gösterildiği fotoğrafta yer alan acil servis hemşiresi Arzu Kesim Cengiz, 13 yıldır hastanede çalıştığını ve fotoğrafları çeken Ayşegül Aksoy ile uzun yıllar birlikte çalıştıklarını söyledi.
Cengiz, salgının ilk zamanlarına göre bugün hastaların çok daha hızla iyileştiğini ve tedavi protokollerinin de daha başarılı olduğunu belirterek, "Geçen sene pandeminin başındaydık ve bu hastalığı daha yeni yeni tanımaya başlamıştık. Kimse ne yapacağını bilmiyordu. Çok fazla bir tedavi imkanımız yoktu. Hastalara üzülüyorduk, gerçekten çok kötü geliyorlardı. Elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalıştık." şeklinde konuştu.
Fotoğrafının hikayesini anlatan Cengiz, şunları kaydetti:
"Kırmızı alan dediğim yer, yoğun bakım gibi bir yer düşünün. Tabii içeride kıyafetlerle, maskelerle çalışıyorsunuz. Ben kapıda Ayşegül'ü gördüm. Ayşegül de benim yıllardır tanıdığım, çok eski arkadaşlarımdan biri. Hem biraz hava almak için hem de bir selam vermek için kapıya çıktım. O arada maskemi çıkardım beni fotoğrafladı. Yani tamamen doğal bir ortamda oldu. Birkaç fotoğraf daha var alanımızda çekilmiş, onların çoğunun hangi arada çekildiğini bile fark etmedik."
Fotoğrafların çekildiği hastalığın ilk zamanlarında işin içinde olan insanlar olarak korktuklarını dile getiren Karakoyun, "Şimdi bu durum değişti, virüsün nasıl bulaştığı, nasıl korunulacağı daha net bir şekilde ortaya konulduğu için insanlar biraz daha güven içerisinde. Gurur duyuyorum ben yaptıklarımızla. Tüm meslektaşlarımla, tüm başarılarımızla ve iyileşen her hastamızla gurur duyuyorum." ifadelerini kullandı.
5 saatlik ameliyattan çıkmaya hazırlanırkenki fotoğrafıyla sergide yer alan ortopedi doktoru Ömer Polat ise fotoğrafların hastanedeki işlerinin ne kadar riskli olduğunu gözler önüne serdiğini, hastaların ve ziyaretçilerin sergi sayesinde yaşanan sıkıntı ve zorlukların bir nebze olsun farkına vardıklarını vurguladı.
Başlangıçta hastalıkla ve nasıl bulaştığıyla ilgili fazla bilgiye sahip olmadıklarını anlatan Polat, "Söylentiler var ama kesin bir şey yok, kabul edilmiş bir görüş yok bu konu hakkında. Biz de kendimizi olabildiğince korumaya çalışıyorduk ve hastalarımıza hizmet vermeye çalışıyorduk. Kendi işimizi yapmaya çalışıyorduk. Sıkıntılı zor bir süreçti ve hala da devam ediyor." dedi.
Fotoğrafın Kovid-19 tedavisi devam eden bir hastanın ameliyatı esnasında çekildiğini aktaran Polat, şunları söyledi:
"Sıkıntılı, zor ve uzun süren bir ameliyattı. Ekipmanlar, kendinizi korumak için yaptığınız siperlik olsun, maske olsun orada rahatsızlık veriyor. Sonrasında açıkçası sık sık terliyordum. O arada şey Ayşegül bir fotoğrafınızı alayım dedi. Bayağı da etkili bir fotoğraf olmuş herhalde ki sürekli o fotoğraf ön planda oluyor. Yani burada açıkçası alın teri var. Yaptığımız işe saygı duyduğumuzu, ne kadar önemli bir iş olduğunu gösteren bir fotoğraf."