Amerikalısı, İngilizi, Almanı ve diğerleri, Türkiye’ye şaşı bakan kim varsa sıraya girdi… Rahatsız ve tepkililer; bizim için değerlendirmeler yapıyorlar; el ele verip, “kaygı duyduklarını” açıklıyorlar. Suriye’de yanı başımızda bir “terör koridoru” oluşurken kaygı duymuyorlar. Tersine, PYD, YPG ve PKK güçlerine silah veriyorlar. Ülkelerinde Türkiye’yi hedef alan azılı terör örgütlerine salon tahsis ediyorlar. DEAŞ’a karşı yürütülen Fırat Kalkanı Operasyonu’nda verdikleri sözleri yerine getirmeyip, bizi yalnız bırakıyorlar.
Milletin gündemi sistem değişikliği ve referandum sürecidir; bu değişikliği engellemek isteyen iç ve dış çevrelerin gündeminde ise Erdoğan’ın şahsı olacaktır. Sıkça “tek adamlık”, “diktatörlük”, “otokrasi” vs. diyecekler. Gittikçe artan bir baskı rejimine doğru gidildiğini savunacaklar. Bazıları bunu içeriden ağlayarak, bazıları da dışarıdan saldırarak tartışma gündemine taşıyacak. Açık net konuşamayanlar ise sinsi sinsi mırıldanacaklardır. Unutmayalım ki; partisi, kimliği, titri ne olursa olsun bu çevrelerin ortak amacı milletin ve devletin güçlenmesini engellemektir.
Astana toplantısı ile Suriye’deki siyasi müzakerelerde yeni bir evre başlamış oldu. Şimdiye kadar kalabalık katılımcılar ve daha çok Cenevre’nin turizm sektörünü hareketlendirmek için kurgulanmış toplantılar yerine, ayağı yere basan ve asgari beklentilerle bir araya gelinen bir toplantı yapılmış oldu. Astana temelde Türkiye ve Rusya’nın garantörlüğünde tesis edilen ateşkesin sistematik ve kalıcı hale getirilmesini ve muhalefet ile rejimin ileriki görüşmeler için ısınma turları yapmasını hedefledi.
Trump yaklaşımı 1970’li yıllarda İngiltere’deki katı solcu İşçi Partisinin 'alternatif ekonomik strateji' adını verdiği yaklaşım. Durumu anlamak için İngiltere’nin bugün geldiği yere bir göz atmak yeterli! Bir zamanlar dünyayı yöneten ülke İngiltere idi. Martin Wolf’un yazısının devamını okumak gerek. 24 Ocak 2017 tarihli Financial Times Gazetesi'nin 11’inci sayfasında detaylı yazı var.
2012 yılında ‘En İyi Yabancı Film’ dalında Oscar kazanan ‘Ayrılık’ (A Seperation) filmi ile birlikte gönlümüzde özel bir yer edinen İranlı yönetmen Asghar Farhadi mantığımız ile kalbimiz arasında gel-gitlere yol açacak son filmi ‘Satıcı’ (The Salesman) ile yeniden karşımızda.