Biliyorsunuz, tetikçi Fetullah, Batılılar adına taşeron olarak denedi bunu. 15 Temmuz’da halkın üzerine ateş açtırdı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmeye çalıştı. Ayrıca, FETÖ için hazırlanan iddianameler, hepimizin hedefte olduğunu, bu adamın büyük bir katliam planı yaptığını da ortaya çıkardı. Uşak bu adam! Ülkemizin, milletimizin, dinimizin düşmanlarının uşağı! İtinayla seçilmiş, beslenmiş, özel bir amaç için büyütülmüş. Çok büyük zararlar verdi bu ülkeye. Ancak, nihai vuruşu yapamadı, hepimizi Allah kurtardı.
Unutmayalım ki yeni sistemin en büyük gerekçelerinden biri çift başlılığa son vermekti. O halde bu sözün gereğinin tam olarak ve eksiksiz şekilde yerine getirilmesi elzemdir. Millet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önce partiyle resmi olarak yeniden ilişkilenmesini, ardından da, çok uzatmadan genel başkanlık dümenine geçmesini bekliyor. Milletin kararının da, talebinin de bu yönde olduğu bilinmeli.
Soru şudur: Milli Mücadele’yi başaran Meclis’in elindeki hâkimiyete önce ortak olan, sonra bütünüyle el koyan ‘bürokratik tahakküm’ nasıl zuhur etmiştir? Bu soru, Türkiye’nin demokratikleşme sorununun temelini ortaya koymaktadır. İlginç bir rastlantıdır: 93 yıl önce kurulan Meclis bugün millet egemenliğine tasallut edenleri tasfiye ederek, yeniden ‘bütün iktidar millete’ diyerek tarihi bir adım atmaktadır. Şimdi,16 Nisan’dan sonra gelinen nokta, 23 Nisan’ı daha iyi anlamanın zamanıdır.
Yunanistan’ın kamu borcu şu anda 326 milyar euro. Borç Yunanistan’ın GSYİH sayısının yüzde 180 kadarına yükselmiş bulunuyor. Kaldı ki 2016'nın sonunda Yunanistan ilk defa kamu bütçesinde kendine göre yüksek dozda fazla yaratmıştı. Ama yaratılan bütçe fazlası Yunanistan’ın GSYİH sayısının sadece yüzde 3.9 kadarı idi. Dolayısıyla Yunanistan’ın kamu bütçe fazlaları ile finansal durumunu düzeltmesi IMF tarafından pek mümkün değil diye düşünülmekte idi.