Murat KELKİTLİOĞLU murat.kelkitlioğlu@aksam.com.tr
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun son olarak iki gazeteye verdiği röportajlarda, özellikle FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerektiği yönündeki açıklamalarına çok şaşırdım. Oysa Kemal Bey, ihanet örgütünün siyasi ayağını görmek istese, etrafına bakması yeterli olacak.
İyice dağıttılar. Şu günlerde el altından mesajlar gönderip, milletin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar. Halk oylamasında “evet” çıkarsa ne olacakmış, biliyor musunuz? “Tek adam rejimi” başka ülkelerin “Türkiye’yi işgal etmeleri için bir sebep” olarak görülecekmiş. Ülkemiz işgal edilecek, Türkiye’nin nefesi kesilecekmiş. Saçmalıklarının seviyesini artık bu noktaya kadar getirdiler. Milletin kafasını bulandırmak için sınırları işte böylesine zorluyorlar
Siyasi ahlakın temel ilkesi gerçekle kurulan ilişkidir. Gerçeğe bağlı kalmadan, gerçeğin sorumluluğunu duymadan, yerçekiminden kopmuş bir halde düşünce ve görüşler ileri sürmek siyaset etiğine uymaz. Oysa Cumhurbaşkanlığı sistemine itiraz için bu kadar çok yalana başvurmaya gerek yoktu. Gerçeğe dayalı bir “Hayır” kampanyası yürütmek de gayet mümkündü. Yalanla “Hayır”lı işlere imza atılmaz; CHP, bu gerçeği 16 Nisan’da yeniden anlama fırsatı bulacaktır.
Irkçılık kitlelerin gerçekle ilişkisini koparır. Sürreal bir balonun içerisine hapsettiği kitleleri, bindirilmiş kıtalar mantığıyla hareket ettirir. Gerçekle ilişkinin kopukluğundan olsa gerek ırkçılar tüm ben-merkeziyetçiliklerine rağmen diğer aktörlerin güdümüne girmeye de gayet teşnedirler. Bir ruhi patolojiye denk geldiğinden ırkçıların psikolojik etki altına alınması da zannedildiğinden kolaydır. PKK da hem bir terör örgütü olarak hem de bir ırkçı proje olarak sürreal balonun içerisinde yaşamaya devam etmekte, diğer aktörler tarafından çok rahat güdülebilmekte ve başkalarının planları üzerinden kendi projelerini gerçekleştirebilecekleri vehmine kapılmakta.
Almanya’nın yöneticisi A. Merkel Trump ile görüşmek için ancak 2.5 ay sonrasına randevu alabildi, Washington’a gitti ve de pek iyi bir muamele göremedi. Merkel Almanya’ya geri döndükten sonra ise, hemen ertesi gün, Almanya ABD’ye ekonomik bombardımana başladı. Önce Baden-Baden’deki G-20 Bakanları toplantısında ABD temsilcileriyle diğer Avrupa ülkeleri dış ticaret bakanlarının ABD dış açığı konusunda anlaşamama olgusu başladı.
Tüm oyunculuklara bakıldığında, Çorumlu ve Bozoklu olmasaydı film çok şey kaybederdi demeden geçemiyorum. Bu sene yine kendi yazıp yönettiği ‘Ekşi Elmalar’ filminin ardından ikinci Yılmaz Erdoğan yapımı ‘Tatlım Tatlım’ bir sinema filmi olarak konumlanamasa da ‘Bir Demet Tiyatro’dan bu yana özlediğimiz o mizah anlayışıyla göz ardı edemeyeceğimiz bir iş ama sinemaya uyarlanmasa da eksik kalmazmış.