Elbette bir defa daha halin icabını yerine getirecek. O yüzden 16 Nisan sonucunu şimdiden açıklayabiliriz. Pazar günü halk sandığa gidecek ve yapılacak halk oylaması sonucu “evet” çıkacak. Bu büyük millet tepebilir mi hiç ayağına gelen böyle bir fırsatı? Tünelin ucu görünmüşken, geri kaçıp, hapsedebilir mi kendini karanlığa? Olmaz, olamaz, imkansız...
16 Nisan’ı kazanmak bir beka meselesi haline gelmiştir. Sandıktan güçlü “Evet” çıkması devletin birliğinin güçlenmesi, özgüvenini kazanması ve Ortadoğu’da kopacak fırtınaya hazır hale gelmesi bakımından son derece önemli. Türkiye’nin önündeki yollar sınırlı; ya Sevr’e dönecek ya da güçlü Türkiye yolunda ilerleyecek.
Türkiye’nin siyasal sistemini değiştirmek için referanduma gitmesi Avrupa ülkelerini mesela Almanya’yı, Hollanda’yı, Avusturya’yı, İsviçre’yi neden ilgilendirir? Bu ülkelerin sokaklarında, meydanlarında açıkça faaliyet gösteren, bürolar açıp çalışma yapan başta PKK/PYD, FETÖ olmak üzere çeşitli terör örgütlerinin, Türkiye düşmanlığına odaklanmış faaliyetlerini rahatça sürdürmeleri, sadece bu ülkelerin gizli servisleriyle kurulan derin ilişkilerle açıklanabilir mi?
Trump bu sefer Twitter’e yazmadı, ama medyada konuştu. “Ben kendimi esnek bir insan olarak görüyorum. Hiç bir konuda tek bir yaklaşımım olmadı!“ diyerek bir haftada değişmesinin normal olduğunu vurguladı. “Ne yapacağımı, ne şekilde ilerleyeceğimi de söylemeyi sevmem!” diyerek dünyanın diğer ülkelerinin liderlerini de “belirsizlik” içinde bıraktı. Yani Trump, ABD’nin öncelikleri konusunda, sık sık eleştirdiği Obama’ya benzer söylemler içinde demek, pek yanlış olmaz.