Bu türün varlığının Türkiye'de 7-8 yıl öncesine kadar bilinmediğini belirten Yıldırım, bu sivrisineğin koyu renkteki plastikleri sevdiğini, çevreye atılan araç lastiklerinin içindeki su birikintilerinin besin zinciri de içeren ortam oluşturduğunu belirtti.
Yıldırım, Asya kaplan sivrisineğinin ısırdığı yerde irite edici (kaşındırıcı) bir etki bıraktığını, bireyden bireye değişmekle beraber ısırmanın etkisiyle rahatsızlığın çok daha üst seviyeye ulaşabileceğini söyledi.
Asya kaplan sivrisineği ve bu türlere yönelik 2023 yılının başından bu yana uluslararası bir proje yürüttüklerini anlatan Yıldırım, ABD, Gürcistan ve Ukrayna'daki ilgili fakültelerin, halk sağlığı kurumlarının ve Türkiye'den Erciyes Üniversitesinin dahil olduğu bu araştırma kapsamında Karadeniz'e kıyısı olan tüm illerde bu sinekleri örneklediklerini, popülasyon yapılarını incelediklerini, patojen taşıyıp taşımadıklarıyla ilgili detaylı analizler yaptıklarını dile getirdi.
Proje kapsamında şu ana kadar yapılan gözlemler sonucu Kırklareli'nden Trabzon ve Rize'ye kadar türün baskın ve en yaygın sivrisinek haline geldiğini gördüklerini vurgulayan Yıldırım, "Bu, kendi agresif yapısından, herhangi bir konak ayırt etmeden beslenebilmesinden ve aynı zamanda diğer sivrisinek türlerinin gelişimlerini çeşitli yollarla baskılayabilmesinden kaynaklanıyor. Mesela bir Asya kaplan sivrisineği, sarı humma sivrisineğinin dişisiyle çiftleşip kısırlaştırabiliyor. Öyle olduğu için popülasyonunun çok yüksek seviyelere doğru gittiği izlenimi var." diye konuştu.
Bölge insanı sivrisineği ayırt edebiliyor
Araştırma yaptıkları bölgelerdeki sağlık ve belediye çalışanlarının sineğin varlığından haberdar olduklarını vurgulayan Yıldırım, türün sırt bölgesinde ve baş kısmında beyaz bir şerit bulunduğunu, bacaklarının ise siyahlı beyazlı olması nedeniyle vatandaşlarca diğer sivrisineklerden ayırt edilebildiğini kaydetti.
Bir coğrafyada hangi sivrisinek türünün problem oluşturduğu ve yaygınlığı bilinmeden onunla mücadele etmenin doğru bir yaklaşım olmayacağına dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
"Sivrisinekle mücadelede erginlere doğru bir mücadele yapılır, bu spreyleme tarzındadır. Yolda yürürken, bir parkta otururken belediye aracının gelip bir şey püskürttüğünü görüyoruz. ULV denilen bir ilaçlama şekli bu. Bu ergin ilaçlamasının saatlerinin ya da nereye yapılacağının iyi etüt edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bir gündüz saatinde arabanın arkasından ilaç bırakılıp gidilmesi sivrisineklerin erginlerini öldürme noktasında çok çok düşük etkiye sahiptir çünkü sivrisinekler, gündüz saatlerinde oralarda uçuşmazlar, ağaçlarda da durmazlar. Bunlar kapalı alanlara gider. O yüzden bu tip ilaçlama Dünya Sağlık Örgütünün de altını çizdiği gibi çok tercih edilmez. Bu tarz bir ilaçlamada düşük volümde de olsa insanlar bunu soluyor. Sivrisinek dediğimiz sucul bir canlıdır. Mutlaka suya yumurtalarını bırakıp sucul ortamda bunların gelişmesi gerekiyor. O yüzden daha sudayken yani insanların ya da hayvanların kanını emmeden önce mücadele etmek önemli."
Plastik atıkları çok seviyor
Asya kaplan sivrisineğinin "konteyner sinekler" olarak tabir edildiğini, plastik atıkları çok sevdiğini vurgulayan Yıldırım, "Karadeniz Bölgesi'nde her yerde araba lastikleri var. Tarlada, bahçede bu lastikleri sağda solda her yerde görüyorsunuz. Bunları ya bu coğrafyadan uzaklaştırmak gerekiyor ya da kapalı alana almak lazım. Belediye ekiplerinin de bunların içerisinde birikmiş suları kurutması lazım. İnsanların şunu bilmesi gerekiyor, çevresinde, deresinde, bahçesinde, içinde su birikmiş, takip edilmemiş plastik atıklar, konteynerler bırakıyorlarsa bu sinekle mücadele edemezler çünkü herhangi bir belediyenin yapacağı bir şey de yok buna. Belediye gidip her bir plastik şeyin içindeki suyu kurutamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Medyada Asya kaplan sivrisineğine yönelik yer alan haberlere değinen Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu Asya kaplan sivrisineği bir sivrisinek türü, öldürmez, tamam rahatsız eder. Ülkemizde şu güne kadar bunların naklettiği özellikle Zika (Zika virüsü) ile alakalı bir bildirim yok ama olmayacağı anlamına da gelmez, insanlar hareketli canlılar. Yakın coğrafyada Gürcistan'da vakalar varken bizim insanlarımız Gürcistan'a ya da oradan birileri, dünyanın herhangi bir yerinden insanlar gelip gidiyor. Karadeniz özelinde bunlar yayılmış. Hastalık taşıyan bir insan o coğrafyaya gelirse bu risk de var."
Yıldırım, bilimsel araştırmalarla sivrisineklerde hastalık riski var mı, hangi bölgelerde ne kadar yoğunluktalar, davranışları özellikleri ve patojenler açısından risklerini ileri tekniklerle araştırdıklarını, bu araştırmaların laboratuvarda kalmayacağını, devletin ilgili kurumları ve özellikle belediyelerle paylaşılacağını dile getirdi.
İnsanlara panik olmamaları önerisinde bulunan Yıldırım, "Bunlar sivrisinek, sadece Türkiye'de değil dünyanın farklı bölgelerinde zaten yaygın. İnsanlarımızın özellikle sağlık çalışanlarının, belediyelerin bilinçli yaklaşımıyla birlikte entegre bir mücadele yöntemi geliştirilirse ki zaten amacımız da entegre sivrisinek kontrolü, bu gerçekleşirse sivrisinek problem oluşturmayacaktır." dedi.