Mu Kıtası
Mu kıtası, rivayetlere konu olan 14 bin yıl önce battığı iddia edilen efsanevi bir uygarlıktır. İddialara göre Mu'dan ayrılanlar Atlantis gibi uygarlıkları oluşturmuşlardır. Efsaneye göre Mu kıtası Asya ve Amerika kıtaları arasındaydı ve Avustralya'dan kat be kat daha büyüktü. Çok büyük bir uygarlık olan Mu uygarlığı M.Ö 12000 yıllarında bir felaket sonucu battı.
Atlantis
Atlantis, Platon'un kitaplarında bahsettiği efsaneleşmiş bir kıta ve uygarlıktır. Atlantisten ilk defa Platon'un Timaeus vae Critias kitaplarında bahsedilir. Platon'a göre Atlantis kıtası çok zengindi ve soylu kişiler tarafından yönetilmekteydi. Uygarlık, Afrika ve Avrupa'nın Batı kısmının birçoğunu fethetmişti. Platon, Atlantis'in M.Ö 9500 yılında Atina'yı fethetmeye çalışıp başaramadığını ve bir gecede tüm uygarlığın suların altına gömüldüğünü ifade eder.
Karındeşen Jack
Karındeşen Jack , 1888 yılında, Londra'nın gecekondu semti Whitechapel'da faaliyet göstermiş seri katildir. Tamamı hayat kadını olan kurbanlardan beşinin aynı kişi veya kişilerce öldürüldüğü kesinleşmiştir. Ancak Karındeşen Jack'e maledilmiş yaklaşık 20 adet cinayet vardır. Cinayet dosyası cinayetlerden iki sene sonra kapatılmıştır. Ancak günümüz İngiliz dedektifleri ve bilim insanları, modern teknolojinin de yardımıyla halen cinayetleri aydınlatmaya çalışmaktadırlar. Günümüze kadar ulaşmış tek fiziki kanıt, kurbanlardan birine ait olduğu iddia edilen şaldır. Özellikle Karındeşen Jack'in polis merkezine yazdığı mektup efsaneleşmiştir.
Naacal Tabletleri
Nacaal, James Churchward tarafından ün kazanmış, var olduğu iddia edilen bir uygarlıktır. Nacaal'a dair hiçbir bilimsel bulgu olmasa da James Churchward'ın Batı Tibet'te bulduğu Nacaal tabletleri Atlantis ve Mu Uyarlığı esrarları adına büyük kapılar açmıştır. Nacaal ilk defa Augustus Le Plongeon tarafından bahsedildi. Le Plongeon 1896 yılında "Queen Moo and the Egyptian Sphinx" adlı eserinde Nacaal'dan bahsetti. Le Plongeon'a göre Nacaal Maya dininin misyonerleri olan bir halktı. Orta Amerika'da eski ve güçlü bir uygarlıklardı. James Churchward ise 1926 yılında Nacaal'dan bahsetti. Churchward'a göre Nacaal uygarlığının nüfusu 64 milyon idi ve 50 bin yıl yaşadılar. James Churchward Tibet'te bulduğunu iddia ettiği Nacaal tabletlerinde okuduklarına göre Nacaal'ın uygarlığın beşiği olduğunu iddia eder. Mu uygarlığını da bu tabletler ışığında belirtir.
Dyatlov Geçidi Vakası
Dyatlov Geçidi Vakası, Rus dağcıların Ural dağları eteklerindeki sır dolu ölümü olayıdır. 2 Şubat 1959 yılında, Rus dağcı on arkadaş, Ural dağlarının eteklerinde bulunan ve bölgenin yerli kabilesi Mansiler tarafından "Ölüm Dağı" olarak adlandırılan bölgede bir gecede sır dolu bir şekilde ölmüşlerdir. Rus dağcılardan geriye ise, soğuktan kaskatı kesilmiş bedenleri, birinin koparılmış dili ve hiçbir darp izi olmamasına rağmen kırık kaburga kemikleri ve kafatası kırılmış bir dağcı kalmıştır. Olay yerine, ekibin lideri olan Alekseievich Dyatlov'un anısına "Dyatlov Geçidi° adı
Mısır Piramitleri
Mısır Piramitleri, genellikle Firavunların mezarları olarak inşa ettirilmiş yapılardır. Bilinen en eski piramit 3. Hanedan döneminde inşa ettirilmiş ve mimar Imhotep tarafından tasarlanmış olan Basamaklı Piramittir. Piramitler zamanında çalıştırılan işçiler, mimarlar ve bu sırrı bilen her kim varsa öldürülmüşlerdir. Bu gizemli yapılardan Keops Piramiti dünyanın 7 harikasından birisidir.
51. Bölge
"Başkan seçildiğiniz zaman insanların size sorduğu ilk solu, '51. Bölge'de ne olup bitiyor' oluyor" Obama, aktris Shirley MacLaine ile konuşurken 51. bölge her zaman kurgu ve gerçek arasında gidip gelmiştir. Ta ki Amerika başkanı Barrack Obama '51. bölge" sözünü ağzına alıp bölgeyi resmileştirene kadar. 51. Bölge, ABD Las Vegas'ın 153 km kuzeyinde, Groom Gölü yakınında olup Nevada Test Sahası ve Nellis Hava Kuvvetleri Sahası ile çevrelenmiştir. En yakın yerleşim birimi, hemen kuzey sınırında bulunan Rachel kasabasıdır. 51. Bölgenin içinde bulunduğu arazi 76 km. karedir. 51. Bölgeye yetkisiz hiç kimse alınmadığından üst düzey askeri görevlilerin öldürme yetkisi bulunmaktadır.
Terracotta Ordusu (Toprak Askerler)
Terra-Cotta Ordusu, 1974 yılında bir çiftçi tarafından bulunmuştur. Atları, at arabaları, okları ve bronz kılıçlarıyla 2 bin yıldır yerin altında kalan bu "ordu" arkeoloji dünyasında büyük heyecan yaratmıştır. Ancak heykellerin birbirine çok yakın olması, kırılgan ve kilden yapılmaları nedeniyle arkeologlar inceleme yapmakla zorlanmışlardır. Toprak Askerler aslında daha önce 1920 yılında bulunmuştu; fakat askerleri gören köylü korkarak askerleri tekrar gömmüştü. Terra-cotta diğer bir ismiyle "Taş Askerler" 1974 yılında yine bölge halkından binleri kuyu kazarken tesadüfen fark edilmiştir. Çiftçiler kazdıkça fark etmişlerdir ki yerin altında sadece askerler değil, askerlerle birlikte gerçeğine uygun boyutta yapılmış atlar, at arabaları, diğer savaş arabaları, silahlar ve hizmetkarlar da vardı.