13 Kasım 1985'te, volkanik yanardağ "Nevado del Ruiz" faaliyete geçmiş ve patlamıştı. Yerel halk ona "Uyuyan Aslan" diyordu. Çünkü en son 1845 yılında faaliyete geçmiş ve 130 yıldır hiç hareket etmemişti. 13 Kasım'da harekete geçen yanardağ, Omayra'nın yaşadığı köyü de vurmuştu. Daha ne olduğunu anlayamadan Omayra'nın belden aşağısı patlayan yanardağ sebebiyle kayan toprağın altında kalmış ve yavaş yavaş su birikmeye başlamıştı.
Omayra yaşamak için enkaz parçasına tutunmuştu ve ertesi gün bir gazeteci Omayra'nın elini görmüştü. Hemen bölgedeki gönüllüler çağırıldı ve Omayra'yı kurtarmak için büyük bir çaba başladı. Fakat bacaklarını kırmadan Omayra'yı bulunduğu yerden çıkartmak imkansızdı. Üstelik Omayra'yı her çıkartmaya çalıştıklarında çevredeki su yükseliyor ve Omayra'nın nefes almasını engelliyordu.
2/24
Suyun altına bakan bir kaç kişi, Omayra'nın bacaklarının tuğladan yapılmış kapının altında kaldığını fark etti. Aynı zamanda, suyun altında birini daha gördüler: Omayra'nın bacaklarının altında, kapının üzerine yıkılması sonucu hayatını kaybeden halasını…
3/24
Fakat zamanla, kendisinin kurtarılmasını sağlayacak olan malzemeler bir türlü gelmeyince, Omayra yavaş yavaş vücut ısısı düşmeye başladığı için sayıklamaya başlıyordu… Yanındaki gazetecilere "Gidin ve dinlenin" diyordu ve günlük hayatı aklına geliyordu… "Okula geç kaldım… Matematik sınavım var…"
Malzemeler geldiğinde çok geç kalınmıştı… Suyu boşaltmak için pompa geldiğinde, Omayra'nın bacaklarının kangren olduğu ve kesilmesi gerektiği anlaşılmıştı. Fakat ortamdaki kirlilik sebebiyle bu operasyon sonucunda daha büyük acıyla öleceği de anlaşılmıştı… O yüzden, insaflı olan davranışın, Omayra'nın ölmesine izin vermek olduğu düşünülmüştü…
4/24
Omayra'nın acısı, 60 saat sürmüş ve bu 60 saat içinde Omayra bir kere bile acısını belli etmemiş, ağlamamıştı. Sadece gülmüş, konuşmuş ve şarkı söylemişti… Son sözleri ise "Anne, eğer beni duyuyorsan tahmin ediyorum benim tekrar ayağa kalkmam ve yürüyebilmem ve bu insanların beni kurtarması için dua ediyorsundur. Anne seni seviyorum ve babamı ve kardeşimi. Elveda anne" oldu.
Bu fotoğraf ise Omayra ölmeden bir kaç saat önce çekilmişti. Bu resim son 50 yılın en iyi fotoğrafları arasında yer almış ve fotoğrafçıya Pulitzer ödülünü kazandırmıştı.
5/24
8 Haziran 1972’de, Kuzey Vietnam’da saklandıkları tapınağa bir Amerikan uçağından dört napalm bombası atıldı. Sağ kalan çocuklar, elbiseleri, saçları, vücutları yanık içinde, çığlıklar atarak kaçışırken, foto muhabiri Nick Ut kendisine Pulitzer ödülünü getirecek olan o kareyi çekti...
6/24
1982’de bir Alman gazeteci “Resimdeki Kızın” peşine düştü ve kızın adının Kim Phuc olduğu ortaya çıktı. Bütün vücudu yandığı için Saigon’da 14 ay hastanede yatmış, yanık derisi ayıklanırken her seferinde acıdan bayılmıştı.
7/24
1995 senesinde Washington’da Vietnam Savaşı’nı anmak için yapılan törende Kim Phuc da vardı. Kürsüde konuşurken, “O bombaları atan pilotla karşılaşsam, ona “Geçmişi değiştiremeyiz…” derdim,”Ama bugün ve yarın, barışa hizmet etmek için elimizden geleni yapabiliriz!”
8/24
Phuc, salondan sessizce ayrılıyordu ki, eline bir kağıt sıkıştırdılar ve göndereni işaret ettiler. Kim Phuc önce dönüp adama baktı. Sonra elindeki notu okudu, “Kim, o adam benim!” yazıyordu.
9/24
8 Haziran 1972 günü, Vietnam’daki o mabede napalm atan uçağın pilotu John Plummer’di orada duran. Savaştan sonra yıllarca kendine gelememiş, ne yapacağını bilememiş, din adamı olmuş, “O küçük kızın” resmini gazeteden kesip her an cüzdanında taşımıştı. Kim bir an adama baktı, sonra kollarını açarak ona doğru koştu…
10/24
Bu fotoğraf, anne karnında 21 haftalık fetusa operasyon ile müdahale edilmesi sırasında, bebeğe müdahaleyi yapan doktorun elini tutarak kendisinden güven ve yardım bekleyişinin olağanüstü görüntüsü olan yorumlanmıştı.
11/24
Pek çok yerde paylaşılan bu fotoğrafın gerçek kahramanı büyüdü.
12/24
Ve işte 16 yaşındaki Samuel.
13/24
Bu fotoğraf, 1989 yılında Tiananmen Meydanı’ndaki ayaklanma sırasında Çin tanklarına karşı ayakta duran genç bir Çinliyi temsil ediyor. Fotoğrafta Jeff Widener’in imzası bulunuyor. Üstlerinin verdiği talimata rağmen, tank sürücüsü gencin üzerine tankı sürmeyi reddetmişti
14/24
ABD'li kadın asker Lynndie England Iraklı tutuklulara işkence ederken.
15/24
Savaş sonrası ülkesine dönen Amerikalı askerin bir hemşireyi öptüğü fotoğraf 2. Dünya Savaşı'nın bitişini simgeleyen en ünlü karelerden biri...
16/24
11 Eylül saldırısının ardından çekilen fotoğrafıyla sembol haline gelen 'Toz Kadın' lakaplı Marcy Borders
17/24
Bu ikonik fotoğraf 2. Dünya Savaşı'nın en ünlü ve kanlı muharebelerinden birinin meydana geldiği Tokyo'nun yaklaşık 1000km açıklarında bulunan Iwo Jima adasında çekildi ve Amerikan halkı için büyük bir moral oldu.
18/24
Sudan'da açlıktan ölmek üzere olan küçük bir çocuk ve arkasında bekleyen Akbaba.... Pulitzer ödüllü Kevin Carter bu anı fotoğrafladıktan sonra akbabanın kaçtığını ancak küçük kıza yardım etmediğini açıkladı. Çünkü bölgeye giden gazeteciler bulaşıcı hastalıklar nedeniyle hasta insanlara dokunmamaları konusunda sıkı biçimde uyarılıyorlardı. Bu olaydan sonra ağır depresyona giren Kevin Carter egzoz verdiği kamyonetinin içinde Walkman ile müzik dinleyerek intihar etti.
19/24
1969 yılında Pulitzer kazanan bu fotoğraf, Güney Vietnam'lı polis şefi generalin, VietKong generalini infazını gösteriyor. Fotoğrafçı şu kelimeleri kullandı: “Albay, tutsağı öldürdü, ben de fotoğraf makinemle albayı öldürdüm.”
20/24
Irak'ın devrik başkanı Saddam Hüseyin'in, harap bir şekilde saklandığı yerden yaka paça çıkarıldığı anı gösteren fotoğraf herkesin hafızasına kazındı.
21/24
Apollo 11, Ay yüzeyine yapılan insanlı ilk uzay uçuşudur. Amerika Birleşik Devletleri'nin bu uzay uçuşunda astronotlar Neil Armstrong ve Buzz Aldrin 20 Temmuz 1969 günü saat 20:18'de (EEZ) Ay yüzeyine iniş yapan ilk insanlar oldu. İnişten altı saat sonra 21 Temmuz günü 01:56'da (EEZ) Armstrong ay yüzeyine adım atarak bu konuda da bir ilki gerçekleştirdi. Görevin üç üyesi de sekiz gün uzayda kaldıktan sonra dünyaya döndü.
22/24
Suriyelilerin yaşadığı dram, bir fotoğrafla tüm dünyanın bakış açısını değiştirdi. Ölü bir çocuğun fotoğrafı sığınmacı krizinin sembolü oldu. Nilüfer Demir'in fotoğrafı tüm dünya basınının manşetlerinde yer aldı. İngiltere Başbakanı David Cameron fotoğraftan bir gün önce göçmen istemiyoruz derken fotoğrafın yayınlanmasından sonra mültecilerle ilgili söylemlerini 180 derece değiştirerek "mültecileri kabul edeceğiz, bu sorunu çözeceğiz" açıklamalarında bulundu.
23/24
Babushka Lady
1963 yılında John F. Kennedy suikastinde, olayı fotoğraflamış olabileceği düşünülen kişidir. Suikast analizi sırasında olay yerinde ilginç bir kadın fark edildi. Kadının suikast sırasında yüzünün önünde tuttuğu şeyin kamera olduğu düşünülmüş. İlginç olan ise suikast gerçekleştiğinde insanlar sağa sola kaçarken , kadının olduğu yerde çekimlere devam etmesidir. Suikasti araştırmak için kurulmuş birlikler Babushka Lady'nin kim olduğunu bulmak için araştırmalarda bulunmuşlarsa da herhangi bir sonuç alamamışlardır.
24/24
22 Kasım günü seçim kampanyası için eşi Jakie Kennedy ile birlikte Dallas’ı ziyaret eden Amerikan Başkanı John F Kennedy öğlen saat 12:30'da araç konvoyu ile geçerken yolun iki tarafında kendisini ve eşini görmek için toplanan kalabalığa selam veriyordu. Üstü açık limuzinin arka koltuğunda eşi ile oturan Kennedy, Teksas okul kitapları deposunun altıncı katındaki penceresinden açılan ateşle kafasından ve boynundan yaralandı. Kennedy’nin hemen önünde oturan Texas valisi ise göğüsünden yaralandı. 1,5 saat sonra ise, kaldırıldığı hastaneden Kennedy’nin öldüğü haberi geldi.