Nazca Çizgileri
Güney Peru'daki Nazca Çölü'nde bazı canlı biçimlerini ya da çeşitli geometrik biçimleri betimler tarzda yere çizilmiş, bazıları kilometrelerce uzunlukta olan çizgiler bulundu. Yerden asla tahmin edilemeyen bu çizgilerin kazındığı zemin demiroksitin gri rengini kazandırdığı çakıllarla kaplı.
İlk Nazca çizgisi 1926'da keşfedilmiştir. Bunları kimin, ne zaman çizdiği bilinmemekle birlikte, 12. yüzyıldaki İnka uygarlığından eski olduklarına kesin gözüyle bakılıyor.
Kanatlı dev fosil
Arkeolojik bir bölgede yapılan bu keşif herkesi bir hayli ürküttü. Kuşbakışı çekilmiş bu fotoğraf bulunan şeyin devasa olduğunu gözler önüne seriyor. İnsana ait kafatası olan ancak kanatları da olduğu fark edilen bu fosilin bir meleğe ait olduğu ileri sürüldü.
Göbeklitepe
Göbeklitepe, Şanlıurfa il merkezinin 18 km kuzeydoğusunda, Örencik köyü yakınlarında. yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10-12 dikilitaşın yuvarlak planda dizilmiş, aralarının ise taş duvarla örülmüş olmasıdır.
Söz konusu dikilitaşlar, stilize insan heykelleri olarak yorumlanmaktadır. Özellikle D yapısı merkez dikilitaşlarının gövdesinde bulunan insan el ve kol motifleri, bu konudaki her türlü şüpheyi ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla "dikilitaş" kavramı, işlev belirtmeyen yardımcı bir kavram olarak kullanılmaktadır. Esasen bu "dikilitaş"lar, insan vücudunu üç boyutlu olarak betimleyen stilize tarzda yontulardır.
Günümüzden en azından 11.600 yıl öncesine dayandığı ileri sürülen yapıda, hayvan figürleri ise burada yaşayan toplumun güçlü hayvanları getirip beslemiş olduğu tahmin ediliyor. Yani bu topluluğun, taş devri insanına zıt olan davranışlar sergilediği iddia ediliyor. Kazıların devam ettiği yüzyılın buluşunda bakalım daha ne gibi keşifler yapılacak.
Carter'ın çok sevdiği, uğurlu kanaryası nereden geldiği belli olmayan bir kobra yılanı tarafından yendi. Kobra yılanı Mısır hükümdarlarının simgesi olarak kabul edilir. Mezarlığın bulunmasından birkaç hafta sonra kazıların finansal desteğini sağlayan İngiliz Lordu Carnavron'un sağlık durumu kötüye gitmeye başladı. Kan zehirlenmesi olduğu açıklanan Lord kısa bir süre sonra vefat etti. Eş zamanlı olarak Lord'un köpeği Susie'nin de ulumaya başladığı ve öldüğü söylendi. Lord'un ölümüyle birlikte lanet dedikoduları da şiddetlendi.
Bu dedikoduların en temel dayanağı ise Firavun'un mezarındaki hiyeroglif yazısıydı. Yazı şöyle diyordu: "Firavunun mezarına her kim dokunursa ölümün kanatları onu saracaktır." Amerikalı milyarder George Jay Gould, mezarı ziyaret etti ve aynı gün aniden ateşlenerek öldü. A. C. Mace, Arkeolog Carter'ın yardımcılarından birisiydi. Ateş nöbetlerine tutulunca işi bıraktı ve 1928'de öldü.
Antikythera düzeneği
1900 yılında, Elias Stadiatos adlı bir Yunan süngerci, Yunanistan'da Antikitera adlı küçük bir adanın yakınlarında, eski çağlardan kalma bir batık keşfetti. Bu yaklaşık MÖ 87 yılında batmış bir yük gemisiydi. Denizin dibinde, batığın çevresine saçılmış heykeller, süngerciyi çok etkilemişti. Geminin taşıdığı yükler arasında, mücevherler, çömlekler, mobilyalar, bronz eşyalar ve amforalar dolusu şarap vardı.
MÖ 1. yüzyılda yaşayan insanlar için lüks tüketim malları taşıyan bir gemiydi bu. Batıktan çıkarılanlar arasındaki en değerli bulgu, içinde tuzlu suyun etkisiyle bozunmuş, ezilerek iç içe geçmiş çarklar bulunan tahta bir kutucuktu. Yaklaşık bir ayakkabı kutusu büyüklüğündeki bu kutunun içinde, bir tür mekanik düzenek bulunuyordu. Batığın bulunduğu yıllarda, ahşap buluntuları korumaya yarayan yöntemler henüz olmadığından, kutu çıkarıldıktan kısa bir süre sonra bozularak yok oldu.
Bugün "Antikitera Düzeneği" olarak adlandırılan bu aygıtın ne işe yaradığı hâlâ tam olarak bilinmemektedir. Kesin olarak bilinen, onun, MÖ 1. yüzyıl teknolojisinin ipuçlarını veren eşsiz bir bulgu olduğu. Antikitera düzeneği, bilinen en eski çarklı düzenektir. Keşfedildiği günden bu yana bilim ve teknoloji tarihçileri için gizemini koruyor.
Düzenekle ilgili en çok kabul edilen görüş, kimi gök cisimlerinin gökyüzündeki konumlarını modellemeye yarayan bir tür "analog bilgisayar" olduğu. Yunanlıların o dönem böyle bir düzeneği yapacak donanıma sahip olmaması, kutunun uzaylılar tarafından getirildiği iddia ediliyor. Kaynak: Aklınızda Bulunsun, Vikipedi