• $32,3389
  • 35,1321
  • 2307.51
  • 9079.97
19 Kasım 2021 Cuma 23:59 | Son Güncelleme:

Yazdığı gibi yaşayan üstad Sezai Karakoç'a veda...

Yazdığı gibi yaşayan üstad Sezai Karakoç'a veda...
- Gülcan TEZCAN

Güçlü bir şair, kalemini İslam Milletinin ve İslâm Medeniyetinin Dirilişi davasına hizmet için kullanan bir düşünce adamı. Hepsinin ötesinde adeta bir sahabe hayatı yaşayan bir mümin. Birkaç gün önce asıl aleme uğurladığımız Sezai Karakoç'u onu seven şairlerle konuştuk.

Dünya sürgününü geçtiğimiz günlerde tamamlayıp En Sevgili'ye giden büyük mütefekkir Sezai Karakoç, Diriliş nesline düşünce ufkunu aydınlatacak birbirinden kıymetli eserlerini miras bıraktı. Yakın dostlarından Şaban Abak'ın "Bir toplumda birkaç yüzyılda bir görülebilecek olan büyük dehalardan biriydi." diye tarif ettiği Karakoç için Celal Fedai de "Farkında değildik ama sadece Türkiye'nin değil dünyanın yaşayan en büyük şairiydi Sezai Karakoç. Onun kuşağından sadece o hayatta kaldığı için değildi büyüklüğü. Sanatı, hayatı ve aksiyonu onu benzersiz kılmaktaydı." şeklinde konuşuyor.

Ömrünü "İslam Milletinin ve İslâm Medeniyetinin Dirilişi" davasına adayan büyük şairin cenazesinde Şehzadebaşı Camii'ni dolduran gençler, O'nun yazdığı her satırın bundan sonraki nesillerde de nasıl büyük bir karşılık bulacağının işareti. Büyük şairin düşünce iklimimizde nasıl bir ufuk açıcı olduğunu Şaban Abak ve Celal Fedai'ye sorduk.

SEÇKİN BİR DUYGU VE SOYLU BİR DÜŞÜNCE

"Sanatı, hayatı ve aksiyonu onu benzersiz kılmaktaydı. Sezai Karakoç, seçkin bir duygu ve soylu bir düşünceyle dopdolu yaşadı."

Celal Fedai / Şair

Sezai Karakoç'un ardından söylenebileceklere, Hz. Mevlânâ'nın Hoca Senai'nin vefatı ardından söyledikleri misâl olabilir gibi geliyor bana. Çarpıcı benzetmelerle anlatıyor Hazret: "Yabana atılır er değildi ki omuz silkelim / saman çöpü değildi ki uçtu, diyelim / su değildi ki soğuktan dondu, diyelim / tarak değildi ki bir saç teli kırdı onu, diyelim / buğday tanesi değildi ki toprakta kayboldu, diyelim // O, şu toprak yurtta bir altın gömüsüydü / Bir arpaya sayardı iki cihanı / Aldı topraktan yaratılan bedeni bir gün / fırlattı attı toprağa attı / Aldı götürdü akıl denen şeyi."

Karakoç, seçkin bir duygu ve soylu bir düşünceyle dopdolu yaşadı. Duygusu seçkindi; bu yüzden insanı, kadında olsun erkekte olsun, Yaradan'ına doğru yola koyultan aşk onda muhteşem bir göz aydınlığı oldu. Çoğu şair burada, yani aşkta kalır oysa. O Mona Rosa şairi olarak kalmadı. Gün Doğmadan'ın şairi oldu. Bunu işte bu seçkin duygusuyla başardı. 1950'lerin ortalarında dikkate değer bir canlanma yaşayan Türk şiirinde onun yeri apayrıdır. Çünkü şiirini soylu bir düşünceden alıp yaşanan zamanda yeni kılar. Düşüncenin soysuzu her devirde çok olur. Soyu olan düşünceninse rağbet edeni azdır. Karakoç, duygusuna seçkinlik katarken düşüncesini de İslam'a dayandırarak geçmişteki soyunu ve yaşanan zamandaki soydaşlarını buldu.

Farkında değildik ama sadece Türkiye'nin değil dünyanın yaşayan en büyük şairiydi Sezai Karakoç. Onun kuşağından sadece o hayatta kaldığı için değildi büyüklüğü. Sanatı, hayatı ve aksiyonu onu benzersiz kılmaktaydı. Türkiye'nin tefekkür ve tahayyül dünyası maalesef tarihî kaderine layık olacak bir irtifada seyrüsefer edemiyor. Duygusunda seçkinlik, düşüncesinde soyluluk olmayanlar, Türkiye'nin yükselmesini engellemek için ellerinden geleni yapıyor. Karakoç, şairin deyişiyle: "Katı yüksekten uçardı." Bu yüzden kanımca ondan istifade edemedik yaşarken. Umarım vefatından sonra bağlandığı ilkeler, fark edilir ve bu altın gömüsü, kendisinden sonra seçkin duygulu ve soylu düşünceli nesillerin hamuru olur.

ONUNLA TANIŞMAK HER ZAMAN MÜMKÜN!

"Onu tanımak, onunla çağdaş olmak hepimiz için büyük bir onur. Ama Gün Doğmadan gibi bir anıt eser varken, Sütun varken, milletimize armağan ettiği anıt eser külliyatı varken, Onunla tanışmak her zaman mümkündür."

Şaban Abak / Şair

Sezai Karakoç, bir toplumda birkaç yüzyılda bir görülebilecek olan büyük dehalardan biriydi. Yüksek ahlak sahibiydi, adeta bir sahabe hayatı yaşadı. Bütün ömrünü "İslam Milletinin ve İslâm Medeniyetinin Dirilişi" davasına adadı. O, dünya Müslümanlarının son ortak ve büyük devleti olan Devlet-i Âliyyenin düşman saldırılarıyla yıkıldığı; İslâm topraklarının ve Müslümanların paramparça olarak güçten düştüğü bir dönemde doğdu. İşte Karakoç, bu son 150-200 yıldır içinde bulunduğumuz bu parçalanmış tabloyu; İslam coğrafyasının, şehirlerimizin, halkımızın her yerde kana ve gözyaşına boğulduğu bu korkunç tabloyu önce teşhis ve tespit ederek, ardından bu tablodan kurtuluşumuz için "Çıkış Yolları" öneren bir büyük düşünürdür. Toplum ve aydın sınıflar Sezai Karakoç'u fark etmişlerdir. Bu çok önemli bir şeydir. Öyle ki Sezai Karakoç hayattayken onun hakkında yazılmış olan kitaplar, doktora tezleri, makaleler Karakoç'un kendi yazdıklarının toplamından fazladır. Karakoç hayattayken ona bütün ödüller verilmiş, ancak o bu ödüllere pek de itibar etmemiş, törenlere hiç katılmamıştır. Para ödüllerini kesinlikle kabul etmezdi, almadı zaten. Ama sağolsunlar hem Kültür Bakanlığının hem Cumhurbaşkanlığının Kültür Sanat Büyük ödülleri başta olmak üzere pek çok ödül gıyabında takdim edilmiştir. İstanbul Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve Tekirdağ Üniversitesi'nin Fahri Doktora beratları vardır. Eserleriyle yüzlerce yıl yaşayacak, milletimize, insanlığa yol göstermeye devam edecektir. Bu vesileyle genç kuşaklara şunu söyleyeyim; Sezai Karakoç der ki 'İnsan asıl eserindedir'. Bu yüzden onu görmedim, tanımadım diye üzülmek doğru değil. Şüphesiz onu tanımak, onunla çağdaş olmak hepimiz için büyük bir onur. Ama Gün Doğmadan gibi bir anıt eser varken, Sütun varken, milletimize armağan ettiği anıt eser külliyatı varken, Onunla tanışmak her zaman mümkündür. Siyaset bilimi, hukuk, iktisat, uluslararası ilişkiler gibi bölümlerde okuyan arkadaşlarımız ise öncelikle İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü, Yapıtaşları ve Kaderimizin Çağrısı, Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi, Sütun, Sur gibi kitaplarıyla Sezai Karakoç'la çok yakından ve derinden tanışabilirler.

Gelecek, Diriliş neslinindir. Diriliş nesli, Sezai Karakoç'un gerçek evlatları ve eserine sahip çıkarak gerçek mirasçılarıdır. Bünyesinde bir gençlik teşkilatı veya gençlik kolları bulunduran bütün kurum ve kuruluşların, "Sezai Karakoç okuma kampanyaları" başlatmalarını öneririm.

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'