• $32,3802
  • 34,99
  • 2326.07
  • 9090.15
26 Mayıs 2018 Cumartesi 00:01 | Son Güncelleme:

Özgür kan Özbeğim

Özgür kan Özbeğim

KENAN KARCI

kenan.karci@aksam.com.tr

6. Fetih Kupası’nın startını vermek ve ‘Ya Hak’ diyerek ilk oku atmak için Özbekistan’dayız. Müthiş bir ilgi ve teveccüh… Kardeşlik duygularını iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir samimiyet. Özbekler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkelerini ziyaretinden sonra bir başka yakınlık duyuyorlar bize. Her yerde Erdoğan’ın Taşkent ziyareti sırasında okuduğu şiiri dinletiyorlar bize… İftar yemeği öncesinde mekanda onun Özbek Parlamentosu’nda yaptığı konuşma var… 1968 Erkin Vahidov’un dizeleri, 

“………
Devrin zülmüne ancak
Bir ömür baş eğmedin,
Sen, -Mukanna, kumandansın,
Özgür kan, Özbeğim.
……”

Dediler ki, Semerkand’a yolculuk var, hiç düşünmeden düştüm yollara. Tarih kitaplarından bilirdik Maveraünnehir’i… Seyhun-Ceyhun kardeşlerin kollarında büyüttüğü Türk’ün ‘İlim-irfan vadisi’den feyz almak için iyi bir fırsattı… Ali Kuşçu, Biruni, İbni Sina, Uluğ Bey, Ömer Hayyam… Diğerlerine haksızlık etmek istemem, saymakla bitmez bu toprakların ilim-irfan çınarları… 

Semerkant’tan Timur’un başkentinden bir ‘Ok’ fırlatmak ve o okun Turan’a ulaşmasını, ‘Kızıl Elma’yı vurmasını düşlemek… ‘Ya Hak’ diyerek gerilmiş yaydaki oku hedefine ulaştırmak için boşluğa bırakmanın heyecan verici felsefesi…

İşte bu duygularla yaklaşık 5 saatlik uçak, 3 saatlik de hızlı tiren yolculuğunun ardından ulaştık Semerkant’a. Mayıs ortasında sıcaklık, Temmuz ayarında… 

HEDEFİ TUTTURAMAYANLAR BENDE KALSIN

6. Fetih Kupası Okculuk Yarışmaları’nın startı Registan meydanından verilecek. Tanıtıma Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Haydar Ali Yıldız, Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan, Özbekistan Spor Bakanı Şoakram İsrailov, Özbekistan Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Umud Ahmadcanov, Özbekistan Okçuluk Federasyonu Başkanı Cemalettin Babahanov, Semerkant Valisi Turabcan Corayev, Taşkent Büyükelçisi Ahmet Başar Şen ve çok sayıda davetli katılıyor. Heyecan, coşku dorukta… Sadece sözde değil, hissiyatta da bir kardeşlik ortamı var. Konuşmaların ardından Registan Meydanı’nda Fetih Kupası’nın startını veren oklar atılıyor. Olimpiyat Meşalesi’nin yakılması gibi bir gelenek oluşturuluyor. İlk okları Bilal Erdoğan atıyor, tam isabet… Sonra Haydar Ali Yıldız ve diğerleri… 10 metrelik hedefi tutturamayanlar da oldu. Ama onlar sır olarak bende kalacak!

İKİNCİ BASAMAKTA KALMAK EDEPTEN

Sonra 50 ülkeden 500 sporcunun katılacağı İstanbul’daki 6. Fetih Yarışmaları’nda buluşmak üzere yaylara veda edilip, kültür turuna geçtik. Registon Meydanı tam bir ilim deryası… Her damlası şifa… 3 medrese bir arada. Soldan Sağa Tillakari Medresesi, Uluğ Bey Medresesi, Şirdar Medresesi… İlk durağımız Tillakari… Ayakkabılarımızı çıkartarak içeriye giriyoruz. Yerler halı döşeli ve çok önemli kutsal mekanlardan biri. Çünkü burada hala namaz kılınıyor. Sağ taraftaki minbere çıkan taş merdivenin hikayesi ilginç. 11 basamaklı merdivende hutbeler sadece 2. basamağa kadar çıkılarak okunuyor. Bunun nedeni de Peygamberimiz Hz. Muhammed’in hitap ettiği ilk minberin 2 basamaklı oluşu. Daha yükseğe çıkmayı Semerkant alimleri edebe uygun bulmuyor. 

İLK KAĞIT DEĞİRMENİ SEMERKANT’TA

Tillakari Medresesi’nde hala halı dokuması yapılıyor. İpekten duvar halısı dokuyanlarla sohbetimiz Türk-Özbek halıları karşılaştırması şeklinde geçiyor. Bir halının değerini ve kalitesini gösteren kullanılan malzemedir ama, dayanıklılığının ve emeğinin değeri santimetre kareye atılan düğüm sayısıyla ölçülür. İpek Halı’nın santimetre karesinde 120 düğüm olduğunu söyleyince, başka söze gerek kalmıyor. Burada geleneksel Türk sazları bölümü de var. Ama bir başka ilginç bölüm ipek kağıt imalatının yapıldığı yer. Malum Çinliler’den kağıt yapımını öğrenen Semertantlılar, ilk kağıt imalathanesini burada ve Avrupa’dan çok önce 8. Yüzyılda kağıt üretimi gerçekleştirmişler. Bu bölümün ardından Tillakari Medresesi turumuzu tamamlayıp, dinlenmek üzere otele dönüyoruz.

RUHUMA DOKUNAN YANAR

Saltanatı döneminde hiç savaş kaybetmemiş Emir Timur’un çok ilginç ama çok bilinmeyen 2 hikayesi var. Belki İran Şahı Nadir’in başına gelenler bir efsane ama Stalin’in yaşadıkları yakın tarihin olayları… 

EMİR Timur’un türbesi şehrin en görkemli eserlerinden. Timur’la birlikte türbede 8 kişinin daha naaşı var. Emir Timur’un çocuklarının ve torunlarının bulunduğu türbede aileden olmayan iki kişi var. Bunlardan biri kendisinden bir yıl önce vefat eden hocası ve danışmanı Mir Said Baraka. Timur kendi naaşını değil, hocasının sandukasını kendi baş ucuna koydurmuş. Diğer hocası Said Ömer de sağ tarafında bulunuyor. Timur’un mezar taşı Oniks denen çok değerli bir taştan. 

ASKERLERİ VEBADAN ÖLÜR

Rivayete göre İran Şahi Nadir, Semerkant’ı işgal ettiğinde bu taşı çok beğenir ve onu kendi ülkesine götürmek ister. 3 ton ağırlığındaki taşı, 6 deveye yükler ve yola çıkar. Yolda taş düşer ve kırılır. Nadir Şah’ın ordusundaki askerler vebadan hastalanmaya ve ölmeye başlarlar. Şah rüyasında Timur’u görür, “Eğer benim ruhuma rahatsızlık verirsen, bütün askerlerin ölür” der Timur. Pişman olan Nadir Şah, taşı geri getirip türbeye koyar ama taş ortadan çatlamış bir vaziyettedir.

İkinci olay ise çok daha yakın tarihte gerçekleşir.

EMİR MOSKOVA SEMALARINDA 

Sovyet bilim adamları 1941 yılında Timur’un mezarını açıp naaşını incelemek ister. Bölgede yaşayan Özbekler ise durumu sert tepki gösterdi. 3 ihtiyar Özbek mezarı açan Mihail Gerasimov’u elindeki bir kitabı göstererek uyarır. İhtiyarlar, “Bu kitapta ‘Her kim benim ruhumu rahatsız ederse ölümlerden kurtulmasın’diye Timur’un vasiyeti var. Gelin bu sevdadan vazgeçin’ derler.” Ama Gerasimov dinlemez ve mazarı açıp, Timur’un naaşını Moskova’ya götürür. Bu olaydan 3 günsonra 22 Haziran 1941’de Almanlar Ruslar’a savaş ilan eder. Moskova’yı kuşattıklarında Stalin, Timur’un naaşını uçakla Moskova semalarında dolaştırır. Moskova işgalden kurtulur. Stalin de 1943’te naaşı yerine iade ettirir.

Senin gibi kör
Benim gibi topal

Rivayete göre Ankara Savaşı sonrası, Beyazıt Timur’a esir düşer. Timur, Beyazıt’ı çağırıp, kendisiyle aynı yükseklikteki tahta oturtur. Beyazıt’ı yakından gören ve gözünün kör olduğunu fark eden Timur başlar gülmeye. Beyazıt, Timur’un kendisini esir aldığı için bunun mağrur bir gülüş olduğunu düşünür. ‘Beni küçük düşürdüğün için gülüyorsun’ der. Emir Timur’un cevabı ilginçtir: ‘Senin gözün kör, benim ayağım topal. Allah dünyayı bir kör ile bir topala emanet etmiş ona gülüyorum’ der. 

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız
Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı