hande.sonmez@gmail.com
‘Hep iyiye odaklanma’ hastalığını konu eden Mam’art Tiyatro’nun yeni oyunu Empatopya, çok iyi yönetilmiş ve ekip ruhunu hissettiren bir oyun. Eleştirisini de ustaca yapıyor.
Mam’art Tiyatro’nun yeni oyunu Empatopya; tıpkı The Stepford Wives, The Handmaid’s Tale ya da daha güncel bir örnek vermek gerekirse Black Mirror gibi ütopik hikayelerden birine götürüyor bizi. Empatopya’da bebekler ağlamıyor, cinsel kimlik sorgulanmıyor, ölümden bile ölüm olarak bahsedilmiyor. Kısacası negatif duygu uyandıran hiçbir şeye izin yok. Politik doğrucu hayatlar yaşayıp, her seçime saygılıymış gibi gözükürken insanlığa en büyük zorbalığı yapan bir yer Empatopya. Yargılamayan ve empati kur(dur)an bu dünyada birini reddetmenin bile bir yordamı var. Sonra neredeyse her şey için şükran günlükleri var, sen kendine iyi bakmaz ve sağlıklı gıdalar tüketmezsen sana sağlıklı gıdalar tüketmeni tavsiye edenler (!) var. Kendi yarattığı sınırların aşılmasına tahammülsüz bu dünyada herkes hep daha iyi olma peşinde çünkü “daha iyi olmayacak kadar iyi hiçbir şey yok.”
Empatopya, her şeyden önce metnin derdini (bence) sahneye çok iyi yansıtmış bir oyun. Rejide Oğuz Utku Güneş her oyuncuya alan açmış ve eleştirisini yaparken çok doğru bir ton tutturmuş.
Belki sorun sendedir
Her anlarını bir reklamdan fırlamışçasına yaşayan ve telkinleri çokça bu reklam sloganlarını hatırlatan insanların olduğu bu dünyayı anlatırken karikatürize bir yola kaçmadan anlatmayı başarmış. Kısaca Empatopya; kişisel gelişim sektörünün -sosyal medyanın da desteğiyle- dayattığı “iyi hissetmiyorsan sorun sendedir” yaklaşımına nefis bir eleştiri sunuyor. Alman yazar Rebekka Kricheldorf’un metnini Mehpare Bakır başarıyla çevirmiş. Ali Rıza Kubilay, Aykut Aydere, Ayşegül Tekin, Derya Artemel, Elif Melda Yılmaz, Goncagül Sunar, Hale Akınlı, Melina Özprodomos, Murat Okay, Mustafa Ergüven, Tuğrul Tülek, Onur Öztay ve Volkan Akçaalan’ın ekip olarak çok iyi iş çıkardığı Empatopya’yı mutlaka izleyin.