Hasan Celal Ağabey’in rahatsızlığının ilerlediğini duyduğumda, nasıl görebilirim diye telaşlandığımı, sonra ‘kısa bir süre ziyaret edebileceği’ haberi gelince de nasıl sevindiğimi anlatamam; Gölbaşı’ndaki Yeni Türkiye merkezine yaklaştığımızda bu sevincin yerini merak ve endişe almıştı. O dev adam şimdi nasıldı? Prof. Dr. Coşkun Çakır, Efkan Ala Beylerle içeriye adım attığımız da durumu anlamıştık: Hasan Celal Bey bir deri bir kemik denilecek kadar zayıf ve güçsüz düşmüştü fakat zekâ enerjisi yerli yerindeydi. Öyle ki kendi hastalığıyla alay edecek kadar espriyi elden bırakmamıştı, ‘Görüyorsunuz çelimsiz Etopyalılara döndüm’ demişti.
“Hasan Celal Bey sadece banim değil, kaç kuşağa gerçek anlamda ağabey olmuştur, kaç nesil başı sıkıştığında Ankara’da ona koşmuştur acaba? 12 Eylül cellatlarının sokaklarda buldukları her genci mutlaka bir işe karışmıştır diyerek topladığı, bütün insanlara suçludur gözüyle baktığı bir dönemde, Hasan Abi’nin, 12 Eylül’ün işkenceci timi olarak bilinen ‘C-5’ çetesinin işkencecilerini, planlama uzmanlarını almaya gittikleri DPT binasında nasıl sövüp sayarak kovduğunu, o olayı yaşayan arkadaşlardan dinlemiştim. Hatta Hasan Abi bununla yetinmeyip 12 Eylül çetesinin Emniyet Genel Müdürü’nü telefonla arayıp ‘bu işkenceci hayvanlarını gel al, yoksa ben oraya gelirim’ diye ağzına geleni söylediği, o zamanların Planlama koridorlarında az anlatılmamıştır.”
Demokrat bir adam
12 Eylül öncesi yapılan son ‘ara seçimleri’ AP’nin kazanmasıyla o zaman iktidarda olan CHP azınlık hükümeti istifa etmiş, yeni hükümeti Süleyman Bey kurunca da o zamana kadar devam eden ‘yokluklar ve kuyruklar’ düzenini bitirecek ‘24 Ocak Tedbirlerini’ uygulamaya sokulacaktı ki, Türkiye o zaman bu kararları alan teknik ekibin başında Turgut Özal ve Hasan Celal güzel adlarının olduğunu, sonradan öğrenecekti.
“Onların, Türkiye’nin ‘katı devletçi/militarist’ düzeninin mahiyetini yaşayarak anlamaları bakımından bu dönemde edindikleri tecrübe önemlidir; ANAP’lı yıllarda demokratikleşme yolunda atacakları adımlarda, yapacakları reformlarda bunun mühim bir yeri olacaktır.”
Hasan Celal Bey demokrat parti geleneğinden, AP ve Süleyman Bey’in AP’sine uzanan bir siyaset çizgisine sahipti, bu sebeple Demirel’in Müsteşarı Özal’la DPT’de derinleşen yakın dostlukları aynı zamanda siyasi bir anlayışın paylaşılmasını çoğaltmış, Özal parti kurup iktidara gelince de birlikte çalışmaya devam etmişlerdir. Önce Özal’ın Başbakanlık Müsteşarlığını arkasından bakanlığını yapan Hasan Celal Bey sözünü esirgemeyen, ‘dost acı söyler’ sözünü hep uygulayan bir insan olduğu için arkadaşı, dostu Özal’la yolları belli bir yerde ayrılmış olsa da bu tavrını hep sürdürmüş biridir. O hep ‘doğrucu Davut’ olmuştur.
Tank Hasan
“Devlet organizasyonun sivil yönetimlere tabi olması konusunda birçok reform projesinde onun imzası vardır, militarizmin tasfiye edilmesi konusunda attığı en önemli adım ise doğrudan doğruya 28 Şubat rejimine karşı meydan okumasıdır. Hasan Abi’nin ‘Tank Hasan’ unvanı almasına da sebep olan olay onun bu süreçte darbecileri ‘gelirseniz tanklarınızın üstüne çıkarım’ diye açıkça tehdit etmesinden sonradır; nitekim 28 Şubat çetesi bu mücadelenin bedelini onu hapse atarak ödetmeye çalışmıştır.”
Bazen tarihin değişme anlarında bir kişinin koyduğu tavrın nelere yol açabileceğini bir sözde, bir tutumda aramak gerekebilir; bu anlamda Hasan Celal Bey’in 28 Şubat çetesini ürkütmüş bir insan olduğunu söylemek lazımdır.
Dün Hakka uğurladığımız Hasan Ağabey inançlı, milliyetçi, adam gibi bir adamdı, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.