Bugünlerde nedense bir eğitim aşkı başladı. Herkes köşesinde eğitimi yazıyor. Hayırdır inşallah. Birçok gazeteci bugünlerde oturup düşünüyor ne yazsak da insanları etkilesek, akıllarına birden "sınav" geliyor. ÖSS üzerine yazacak çok şey var. Zaten siyasetçiler de ne zaman sıkışsa hemen "ÖSS'yi kaldırıp "dershaneleri kapatıyorlar" en kolayı bu.
Gazeteciler de öyle, toplumun hoşuna gidecek ya hemen başlıyorlar ÖSS'yi yazmaya, sınavlar hakkında ahkâm kesmeye.
Demagoji hazır, "bu çocuklara yazık değil mi?", vah vah yazık yazık, çocuklarımız heba oluyor. Aileler de bu yazıları okuduğunda "koskoca gazeteciler yanlış yazacak değil ya, herhalde onlar dediğine göre çocuklarımıza yazık oluyordur" diyorlar. Gelin insanlara doğruları söyleyelim. Eğitim konusunda hepimize düşen görevler var.
Eğitim günlük politikalarla, belirli günlerde hatırlanacak bir olgu değildir.
Geçen hafta Adana'da bir olay oldu.
Tasvip etmek, irkilmemek mümkün değil, ama bazı gazeteciler olayı öyle bir noktaya taşıdılar ki sanki 11 yaşındaki bir çocuk durup dururken hiçbir şey yokken annesi onu sınava göndermemiş diye öldürmüş.
Sizce... 11 yaşındaki çocuk annesini SBS için öldürür mü? Bu kadar basit mi? Olayın içyüzünü hiç araştırdınız mı? O çocuk için okulun öğretmen ve rehberlik servisinin bir yıldır neler yaptığını biliyor musunuz? Türkiye'de o çocuk ve birçok çocuk neler yaşıyorlar bilmiyor musunuz? Neden bu olayda ailenin yaşadığı bilinçsizliği ve eğitimsizliği konuşmuyoruz. Ee, tabi kolayı var, "SBS yüzünden" deyip kurtulabilirsiniz? Bu kadar kolay değil. Eğitim, sadece okullarda yapılan bir iş değildir. Eğer bizler o aileyi eğitebilseydik o aile ergenlik çağındaki bir çocuğu yetiştirme becerisine sahip olur, okulda bulunan öğretmen ve rehber öğretmenleri dinler, bu olay da olmazdı.
Şimdi soracaksınız... Peki, neden çocuklarımız sınavlarla ilgili sıkıntılar yaşıyorlar. Daha önceki size dünyanın birçok ülkesinde bu sınavların olduğunu yazmıştım.
Eğitim üzerine yazı yazanlar lütfen araştırınız. Neden o ülkelerde sınavlardan önce öğrenciler rapor almazlar, neden o ülkelerde öğrenciler bu kadar üst düzeyde kaygı yaşamazlar ve neden o ülkelerde sınavlar gündeme bizimki gibi gelmez. Cevap gayet basit; eğitim zor iş, meşakkatli iş, emek ister, uzun süre çalışmak ister. Biz pek sabırlı değiliz. Sonuçla ilgilenmeyi severiz. ÖSS'yi suçlayıp kurtuluyoruz.
ÖSS'yi suçlamak kolay. Sınavlar yapılır, sonuçları açıklanır. Öğrenciye "başarısızsın " ya da "yeterli başarı gösterememişsin" denir. Öğrenci sessizce "ama ben bu konuları öğrenemedim ki" der. Kimin umurunda biz görevimizi yaptık ama sen yapmamışsın denir. Biz ne zaman bu sorumluluğu paylaşırsak sanırım öğrenciler daha az kaygı yaşayacaklar. Çünkü bu kaygıyı yaratan kabul edelim ki tek başına ÖSS değil, bizim de payımız var. Şimdi görevimiz çocuklarımızın işini kolaylaştırmaktır.
Şimdi bir daha düşünün, sorun "ÖSS'de mi? Yoksa...
Karar sizin...