Fen liselerinin neden kurulduğu sonra zaman içinde nasıl değiştiğini okudunuz mu bilmiyorum. Ama fen liselerinin tarihçesi kuruluş amacı ve bugün topluma faydaları konusunda oldukça ilginç bazı verileri sizlere sunmak istiyorum.
Yıl 1960 ABD kendince sürekli uzay çalışmaları yapıyor. Soğuk savaş dönemi bütün çalışmalar sürerken bir sabah ABD’liler uyandığında SSCB’nin supitnik adlı aracı uzaya gönderdiğini gazetelerde okurlar. Tüm dünya en başta da ABD büyük şaşkınlık içindedir. Heyetler bilim kurulları, senato toplantı üstüne toplantı yapar. Dünyanın süper gücü yenilmiştir. Bu yenilginin altından kalkılması gerekmektedir. O dönemde hızlı bir karar alınır ve fen liseleri kurulmasına karar verilir. Çünkü onlara göre bu yenilginin sebebi eğitim sistemidir ve çözüm de fen eğitimini yeniden yapılandırmaktır. Müfredatı yapılır ve amaç olarak ileri fizik, ileri matematik ve ileri kimya okutan liseler kurulur amaç bu liselerden mezun olan öğrencilerin bilimsel projeleri, patent sayılarını ve uzay çalışmalarını artırması ve soğuk savaşın tekrar galibi haline gelmektir.Liseler ABD’de hızla kurulur ama bunun yanında müttefik ülkelerde de kurulur. İşte 1962 yılında ilk olarak Türkiye’de Ankara Fen Lisesi kurulur. Amaç bilim adamı yetiştirmek ve özellikle uzay ve ileri proje eğitimi vermektir. İlk başlarda müfredat tamamen ABD tandanslı olarak yürütülür. Aradan yıllar geçer, soğuk savaş biter, ABD kendisine yeni bir alan belirler. Yeni hedef yaşam için bilim ve patent, marka üretecek nesiller yetiştirmektir. Bu amaçla “fen ve teknoloji” liseleri kurulmaya başlanır. Artık amaç daha hızlı düşünen, yazılım ve teknoloji bilen girişimci bilim insanları yetiştirmektir. Eski fen liseleri tarihe gömülmüştür.
Gelin görün ki Türkiye bu değişimi izleyemez. Türkiye halen 1962’de açılan Ankara Fen Lisesi mantığını doğru sayar ve bunların sayısını önce her il’e bir tane, daha sonra da Allah ne verdiyse açmaya başlar. Bu okulların müfredatı halen bırakın ABD’deki gibi yeni teknoloji, yazılım ve hayat için bilim yapmayı, 1962 felsefesinin daha da gerisine gider. Fen liseleri Türkiye’de o kadar sıradan hale gelir ki. Öğrencilerin hazırlık sınıfı kaldırılır. Ülke adına dünyayı fethedecek öğrencilere İngilizce öğretmeyi gereksiz bulup kaldırırız. Hatta lise son sınıfta okutulan ileri matematik, ileri fizik gibi dersler gereksiz bulunup bunun yerine sınav hazırlık konulur.
Geçen yıl çok şükür tüm itirazlar sonuç verdi de hazırlık eğitimi geri geldi. En azından bilimle uğraşanlar İngilizce öğrenecek.
Ama sorun bununla bitmiyor. Halen bu ülkenin en zeki çocuklarını alan fen liseleri maalesef üretkenlik konusunda çok kötü durumdalar. Örneğin patent olan fen lisesi yok. Oysa bu liseler ve bu liselerde okuyan öğrenciler bu ülkenin geleceğidir. Bunların bu kadar kolay yok edilmesi sıradan öğrenci haline getirilmesi çok can yakıcı bir olaydır.
Bu kısır döngüyü yıkmak için 2006 yılında Türkiye’nin ilk fen ve teknoloji lisesi Bahçeşehir’de kuruldu. Müfredatı tamamen farklı, genetik, yazılım, araştırma teknikleri, paradokslar felsefesi, bilim felsefesi, mühendislik bilimine giriş gibi birçoğu dünyanın birçok yerinden gelen hocalar tarafından verilen derslerden oluşuyor. Sıkı durun toplam 37 patenti var. Türkiye’deki 175 üniversitenin 153 tanesinden daha fazla patenti var. Üstelik bu üniversitelerin hepsi ortalama 20 yaşında iken bu lise henüz 8 yaşında. Birçok öğrencisi MIT, Purdue, Stanford, Cambridge, Boston gibi dünyanın en iyi üniversitelerinden kabuller alıyor.
Şimdi MEB’e sormak lazım Fen liselerinin ve içindeki en değerli varlıklarımızın yok olmasına daha ne kadar seyirci kalacaksınız. Ya da yazdığım örneği inceleyip diğer liseleri de bu hale getirecek misiniz? Çok zor geliyorsa size bu liseyi kuranlar bu dönüşüme know-how vermeye hazırlar.