Siz bu yazıyı okurken gençlerimiz üniversite sınavında terliyor olacaklar. Onları anlamaya çalışın, yaşları 17 veya 18, son iki yıldır adam boyu testler çözdüler, kaygılar, korkular ve daha sayamayacağım bir sürü olumsuz duygular yaşadılar. Bir düşünün ABD’li yaşıtları bu günlerde aşık olurken onlar test çözdü, Alman akranları robot yaperken onlar test çözdü, Kanadalı akranları sosyal sorumluluk projeleri yaparken onlar test çözdü. Bu bugün bu saydığım ve sayabileceğim ülkelerde gençler becerilerini geliştirirken bizimkiler test çözüyor. Bakın bugün büyük bir gazetenin eğitim editörü YGS adaylarına bazı kritik! Önerilerde bulunmuş “ Yarın 2 milyonun üzerinde genç, üniversiteye geçişin ilk basamağı YGS’ye girecek. Tüm testlerdeki sorulara bakın, kimseyle konuşmayın, kamera ile izleneceksiniz, sorulara da takılıp zamanı unutmayın.” Peki bu cümleler size tanıdık geldi mi? sanırım siz sınava girdiğinizde de aynı cümleler yazılıp söylenmişti. Çünkü dünya değişsede değişmeyen tek şey sınavın verdiği büyük fırsatlardır.
Bakın bugün sınava giren ama diğer adaylardan daha farklı ruh hali taşıyan bir öğrencinin bana yazdığı mektubu sizinle paylaşayım. Edirne’den Sevgili Selin Ünal’ın mektubu; ”4 Mart günü okula geldiğimizde bir seminer olduğu söylendi. Tabiki herkes havalara uçtu nasil olsa 1-2 ders kaynar diye. Seminer başladı baktım karsimdaki sizdiniz. Sonra konusma başladi ve karşımda hakikaten müthis bir insan vardı. Söylediği her söz beni öyle etkilemişti ki çoğu zaman gözlerim doldu. Neden dedim? Neden ben yeniliklerin içinde kendimi bulamiyorum, neden başka ülkelerdeki çocuklar gibi fikirlerimi söyleyemiyorum ve ben olduğum icin değer göremiyorum? Gözler dolu dolu dinledim. Karşimdaki insan her kelimesiyle beni daha cok etkiliyordu zamanin nasil gectigini bile anlamadim. Arkadaslarim uyardi bak saat 12.05. Arkadaşımla yan yana oturuyoruz ikimizde titreye titreye actik sonuclari. Önümüzde bir yazi: "Apply BAU’da Mülakata çağrıldınız." ikimizde şok olduk. Basvuru yaparken öyle emindim ki kendimden olacak dedim biliyorum birileri fikirlerime değer verecek. En önemlisi birileri beni ben olduğum için sevecek, oldu da. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim sonra konferansa döndüm konuşmalarınızın çoğunu videoladim sonra aklıma düştü önümde oturan iki öğretmenime dedim ki ben bu adamla tanışacağım. Sonrasi kendimi yanınızda buldum. Benim içinde en önemli adım buydu. Başvuruma da Merhaba diye baslamistim. Sizinle tanışarakta yeni bir hayata “Merhaba” dedim. Aslında o kadar çok sey var ki size anlatmak istedigim heyecandan satırlara dökemiyorum. Önümde bir sinav var herkesin çok önem verdiği "ygs" ama ben artık saatlerce kim olduğumu ne istediğimi bundan sonraki hayatimi düşünüyorum. Sayisiz proje geliyor aklima sürekli düşüncelerimi temellendirmeye calışıyorum. Çünkü ben böyle daha mutluyum. Hayal ederek, üreterek ve öncülük ederek. Ben öncü olmak istiyorum. Ve inaniyorum ki böyle düşündüğümde istedigim yerde ve en mutlu olduğum şekilde bir çok şeyi başaracağım. Ben üretmek istiyorum,ben yönetmek istiyorum, ben ilk olmak istiyorum. Iste tam da bu yüzden gecenin en sessiz yerinde size içimi dökebiliyorum. Birilerine derdimi,kendimi açabilmek. Ben dinlenmek istiyorum,ben önemsenmek istiyorum. O kadar mutluyum ki. Bu yazdiklarimi okuyacak olmaniz bile kendimi basariya odaklamama yetiyor. Bu kadar guzel hayaller,fikirler,ilhamlar verdiğiniz için size binlerce kez teşekkur ediyorum. Iyi ki sizi tanidim. Hepsine sonuna kadar inaniyorum,her sey guzel olacak.”
Ben de bu süreci yaşayan güzel gençlere diyorum ki “Korkmayın, kaygılanmayın hepiniz bu ülkenin aydınlık geleceğisiniz herkese ve herşeye rağmen”