Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde…
Kudretli mi kudretli bir işadamı varmış.
Hükümetler kurar, hükümetler devirirmiş.
Kendini her şeyin hâkimi zannedermiş.
Babası da kudretliymiş, babasının babası da.
Günün birinde durduk yere bir televizyon kanalına yüklü mü yüklü miktarda bir ödeme yapmış.
Miktar öylesine yüklüymüş ki, birilerinin dikkatini çekmiş.
Uzatmayalım, ilgililer, yetkililer konuyu mercek altına almışlar.
Kudretli mi kudretli bu işadamına gidip sormuşlar, "Hayırdır, bu kadar parayı bu televizyona niçin aktardınız?" demişler.
Kudretli işadamı cevap vermiş:
"Neyini merak ediyorsunuz, reklam parası bu?"
Yetkililer bu cevabın ardından oturup yeniden incelemişler.
Bir de ne görsünler?
Televizyon kanalının bir yıllık reklam geliri bile, kudretli işadamımızın aktardığı paradan azmış!
Anlamışlar ki bu iş de bir bit yeniği var!
İncelemeyi biraz daha derinleştirmişler.
O sıra bu televizyon kanalının sahibi Ergenekon diye bir terör örgütüne üye olmaktan tutuklanmış.
Anlaşılmış ki, kudretli işadamının bu televizyona ödediği para Ergenekon terör örgütü içinmiş!
Örgüte maddi destekmiş!
İşin aslı ortaya çıkınca da kudretli işadamımızın etekleri tutuşmuş.
"Arkadaşlar" sonra hiç vakit kaybetmeden meseleyi yargıya taşımışlar.
Dava dosyası oradan oraya, buradan şuraya dolaşmış durmuş.
Aradan tam altı yıl geçmiş.
İşadamına altı yıl boyunca "şantaj" yapmışlar.
Bu arada "tatlı meyveler yemişler, tatlı tatlı konuşmuşlar"!
Hülasa, bu kudretli işadamımızla paralel bir çizgiye gelmeyi başarmışlar.
Gel zaman git zaman tam altı yıl sonra bu dava dosyası, gençliği sağda solda bildiri dağıtmakla geçmiş kudretli bir savcının eline düşmemiş mi?
Kudretli savcımız evirmiş çevirmiş dosyayı kapatmış.
Kudretli işadamımız da bunun üzerine hayırlı mı hayırlı bir organizasyona sponsor olmuş.
Tam 15 milyon dolar vermiş.
Bundan böyle kudretli savcılarla kudretli işadamı arasında sıkı bir dostluk başlamış. Kudretli işadamının başı ne zaman dara düşse bu kudretli savcılar hemen yetişmiş.
Sonra gökten üç ananas düşmüş.
Masalın kahramanları bu ananasları gönüllerince pay etmiş.
Ve son bir not.
Bu masalın medya patronu, gazeteci, siyasetçi, bürokrat versiyonları da var.
Onları da bir başka sefere anlatırız.
Hadi şimdi kalın sağlıcakla.