YAZIYI SPİKERDEN DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
“Sivil yönetim başarısızlığa uğradığında rejimi kurtarmak için ordu müdahale etmeli midir?”
Soru bir anket sorusu.
Geçmişe ait değil.
Bugünlerde soruluyor.
Metro Poll araştırma şirketi anketörlerini araziye salmış, kapı kapı dolaştırıp bu soruyu sorduruyor.
Bu alçakça soruyu.
Tuzak bir soru!
Yönlendirme bas bas bağırıyor!
“Sivil yönetim başarısızlığa uğradığında” diye başlıyor soru.
Yani, “hükümet başarısız olursa” diyor.
Sonra devam ediyor; “rejimi kurtarmak için”!
Nasıl yani?
Ne rejimi?
Ve o alçak soru:
“Ordu müdahale etmeli midir?”
Yazık.
Demokrasilerde böyle bir soru sorulamaz.
Demokrasilerde böyle bir soruya yer yoktur.
Hükümet başarısız olursa seçim beklenir.
Yahut erken seçime gidilir.
Halk, oylarıyla gereğini yapar.
Asker silahıyla değil.
Ama soruyor:
“Sivil yönetim başarısızlığa uğradığında rejimi kurtarmak için ordu müdahale etmeli midir?”
Yani asker darbe yapmalı mıdır?
Evet mi, hayır mı?
Peki bu soruyu niye ve kim adına soruyor?
Anketörlerden biri anketin CHP için yaptırıldığını söylemiş! Şimdilik iddia!
Bu iddiayı yalanlamak da, doğrulamak da CHP’ye düşüyor.
Bir de Metro Poll araştırma şirketine.
“İyi de sen gazetecisin, anketörün iddiasına niçin balıklama atlıyorsun” şeklindeki bir soruya verilecek cevap belli.
Birincisi; böyle bir soru CHP’nin ruhuna ters değil.
İkincisi; “söyle bu iddia doğru mu değil mi?” yaklaşımı Kemal Bey’e ait.
Neyse.
Anlaşılıyor ki, birileri darbe beklentisi içinde!
Kemal Bey’in elleri silahlı, bombalı, molotoflu tipleri savunup alınlarından öpmesi, cesaretlendirmesi manidar!
Kemal Bey’in her ağzını açtığında “diktatör” diyerek söze başlaması da manidar.
Bunun böyle olmadığını bildiği halde, bir sonraki cümlesinde bunu yalanladığı halde, komik duruma düştüğü halde, yine de “diktatör” demeye ısrarla ve inatla devam ediyor.
Tıpkı Avrupalı “dostları” gibi.
Oysa içeride bu söylemin hiçbir karşılığı yok.
Olsaydı, 30 Mart seçimlerinin sonucu çok farklı olurdu.
Amma, özellikle Almanya için bir karşılığı var.
Dikkat edilirse Merkel ile Kemal Bey aynı dili konuşuyor. Gauck’la da.
Alman gazeteleriyle de.
Erdoğan’ın Almanya ziyareti öncesi ve sırasında yaşananlara dikkatlice bakarsanız, bir şeyi çok net görme fırsatınız olur. Nedir o?
Gezi’den bu yana Türkiye’de yaşanan gelişmelerin mimarının derin Almanya olduğu gerçeği.
Çok mu iddialı oldu?
O vakit Erdoğan’ın Almanya’da kullandığı şu cümleye yakından bakalım. Ne dedi?
“Hiç kimse bizi azarlayamaz”!
Yani hiç kimse bize ayar veremez.
Hiç kimse yeni Türkiye’nin yürüyüşünü durduramaz.
Hiç kimse üçüncü havalimanının inşasına karışamaz.
Hiç kimse Kuzey Irak’la yaptığımız enerji anlaşmasına karışamaz.
Bu anketi Almanya yaptırmış olabilir mi acaba?
Ne dersiniz?