10 ay önce tıpkı diğer gündem olan 'baskın'larda olduğu gibi bir sabaha karşı KESK yöneticileri ve üyelerinin evleri, işyerleri basıldı. KCK kapsamında yapılan bu 'baskın'lar sonucu 72 kişi gözaltına alındı.
Tıpkı diğer operasyonlarda olduğu gibi adliyenin önü kalabalıktı.
'Faşizme karşı omuz omuza' ve 'Baskılar bizi durduramaz' sloganları atıldı.
Nöbetçi mahkemeye çıkarılan 22 kişinin tutuklanmasına karar verildi. Sincan F Tipi Cezaevi'ne gönderildiler. Tutuklama kararını aileler gözyaşları ve isyanla karşıladı.
***
Tıpkı diğer davalarda olduğu gibi uzun bir sürenin ardından iddianame ortaya çıktı. İtirazlar dillenmeye başlamıştı. Eylemler düzenleniyor, tutukluluklar protesto ediliyor ve iddianamenin içinin boş olduğu, keyfi suçlamalardan ibaret olduğu haykırılıyordu.
'Sendikal çalışmalarımız dışında hiçbir suç teşkil eden delil veya unsur iddianamede yok' diyorlardı.
Aynı diğer davalarda olduğu gibi onlar da 'yok edilmeye', susturulmaya ve çalışmalarının önlenmesine yönelik bir operasyonla içeriye alındıklarına inanıyorlardı.
***
10 ay sonra aniden tahliyelerine karar verildi. 'Terör suçlusu' olarak ilan edildikten, 10 ay F tipi cezaevinde yattıktan sonra şimdi neden salıverilmişlerdi? Hukuki hiçbir cevabı yok bu sorunun. Çıkarıldıkları mahkemede yaptıkları savunmalarla bu kararın verilmeyeceğini maalesef hepimiz çok iyi biliyoruz.
Son yıllarda her birimiz mahkemeler üzerine tez yazabilecek kadar deneyim kazandık!
Israrla bunlar 'Hukuki davalardır' diyenleri yalanlayacak, ülkenin dört bir yanında görülen davaların tamamen 'siyasi davalar' olduğunu ispat eden bir örnektir bu yaşanan.
Barış sürecinin bir yansıması...
***
Bakın; ben KCK adı altında yapılmış birçok operasyona ve tutuklamalara karşı çıktım. Yanlış anlaşılmasın yani, bu 22 tahliyeyi ancak sevinçle karşılayabilirim. Ancak birilerinin de çıkıp sorması gerekir; peki barış süreci sekteye uğrarsa diğer KCK tutuklularının tahliye umudu sönecek mi?
Hapiste ne kadar daha kalacakları buna mı bağlı?
'Terör suçlusu' adı altında cezaevinde aylarca, yıllarca kalan insanlara hayatlarından çalınan süre nasıl geri verilecek?
Peki KCK/PKK davalarıyla ilgisi olmayan diğer siyasi tutuklular ne olacak?
Onların istifade edebilecekleri 'süreçler' oluşmazsa ömürleri cezaevlerinde mi sona erecek?
Peki biz ağır ağır yürümekte olan ve bolca tutuklusu olan davalarda haklılığınıza nasıl ikna olacağız?
Sözün özü; keyfi olarak tahliyeye değil elbette, keyfi olarak tutuklama yapılmasına karşı çıkmalıyız. Cezaevlerinde 'siyasal dalgalanmalar' yüzünden ve yeni dalgalar bekleyerek yatan onlarca masum insanı unutmamalıyız!
Kentsel dönüşüm eylemi!
Taksim ayakta! Geçen hafta Emek Sineması'nın yıkımına karşı çıkmak için bir eylem düzenlendi. Polisin savaş alanına dönüştürdüğü bu eylem 'Kentsel dönüşüme hayır' diyenlerin gözünü korkutmamış olsa gerek ki yarın saat 18.00'de Taksim Gezi Parkı'nda konserli bir eylem düzenleniyor. 1. Taksim Gezi Parkı Festivali adı verilen eylemde Bulutsuzluk Özlemi, Büyük Ev Ablukada gibi grupların konserleri eşliğinde "Gezi parkının yok olmasına hayır" denecek. Ben orada olacağım. Siz de gelin ama dayak yemeyi göze alarak!