Son günlerin tartışılan konusu şüphesiz Başbakan'ın ofisine yerleştirilen 'böcek'...
Bu böcek Başbakan'ın 'özel' konuşmalarını dinlemek amacı ile yerleştirilmiş bir 'gizli' dinleme aygıtı..
Telefonla konuşmanın, internet kullanmanın, sadece cep telefonunun varlığının bile üstelik toplumun her kesiminde paranoya yarattığı bir ülkede yaşıyorsak şayet birilerinin de Başbakan'ı dinlemeye almış olmasına şaşıracak halimiz yok.
***
Son yıllarda legal ve illegal yollardan;
Sanatçılar, gazeteciler, spor kulübü yöneticileri, eski bakanlar, eski cumhurbaşkanları, rektörler, profesörler, yazarlar, akademisyenler’in telefonları dinlendi. Legal dinlemeler iddianamelerin hemen ardından gazetelerde yerlerini aldı.
İllegal dinlemeler ise bir şekilde ortalara döküldü. Ya şantaj malzemesi oldu ya başka davaların konusu.
İllegal dinlemelerin, teknik takiplerin hesabını sormak ise çoğu zaman mümkün olamadı.
***
Hadi illegal dinlemeleri bir kenara bırakalım, zaten o apayrı bir tartışma konusu. Ama kanuni yollardan yapılmış telefon dinlemelerinin çoğu 'özel'di. Hem de çok özel!
Gayri ahlaki, insan haklarına aykırı, özgürlüğe ve özel hayata tecavüz niteliğindeydi.
Örnek isterseniz hemen vereyim; Muayyen günü sancıları hakkında dert yanan, cinsel hayatı ile ilgili arkadaşı ile konuşan, evladının özel hayatından yakınan, sevgilisi ile kavga eden, patronuna küfür eden, karısını aldattığını anlatan, çapkınlığından bahseden, iş arkadaşlarının dedikodusunu yapan, aile özelinde kalması gereken konuların konuşulduğu, içinden küfür, sarhoşlık anısı geçen ne kadar 'özel' konu varsa hepsi 'telefon dinlemeleri' sonucu ortalığa döküldü.
Ve her biri ahlaki erozyondan yoksun kalmış kişilerce yapılmış 'ayıklama' sonucu, tüm dinleme kayıtlarının aralardan özenle seçilerek iddianamelere yerleştirilmişti.
İddianameye koymaktan 'utanılan' özel konuşmaların bazıları ise nasıl olduysa bir takım gazetelere ve internet sitelerine uçuruldu!
***
Okuyanın bile utanacağı bu konuşmaların sahipleri uğradıkları bu müthiş
haksızlığın hesabını soramadılar bile.
Çünkü çok daha büyük hukuki savaşlar vermek durumundaydılar.
Ya tutuklulardı ya gözaltına alınmışlardı.
Balyoz, Odatv, Ergenekon, KCK gibi davalardan dolayı haklarında ortaya atılan iddialar vardı ama yapılan telefon dinlemelerinde ortaya çıkan çoğunlukla
'özel hayattı'..
***
Hatta iş öyle bir noktadaydı ki; dinleme yapan memurlar anlayamadıkları bazı kelimelerin yerine canlarının istediğini koyuyorlardı.
Mesela Nedim Şener telefonda Uğur Dündar'a Zeus diyor ama iddianameye
'deyyus' diye geçiyordu.
En masum örneklerden biri olduğu için bunu seçtim, yoksa örnekler boldur!
Üstelik, başka isimleri teknik ve dinleme takibine almak için izin çıkartıp bambaşka insanları illegal dinleyenler de var.
Yasal dinleme süresinden çok önceye ait telefon konuşmalarının iddianamelerde olduğu örnekler de..
***
Şimdi durum buyken Başbakan özel hayatına 'böcek' yerleştirmek suretiyle kendisini dinleyenler için; bu durum ahlaki erozyonun neticesidir diyor.
'Biz hukuk devletinde sadece yasal dinlemeleri savunuruz. Gerisine yeltenenler ahlak yoksunudur' diyor.
Bazen Başbakan'ın ülke gündemine oturmuş davaların içeriğini tam olarak bildiğinden şüphe ediyorum.
Çünkü aksi durumda bu sözü yıllar önce söylemiş olması gerekirdi.
Yıllardır ahlak erozyonuna uğramış kişilerin mağdur ettiği insanlardan söz ediyoruz. Bunların hiçbiri de gizli değil, sadece davalardan birini incelemek, durumu gayet net ortaya koyuyor.
İnsan ister istemez 'çamur kendine bulaşana kadar çamura çamur dememek' anlayışından rahatsız oluyor!
Hadi bakalım 2013, göster kendini!
Hadi biraz gündem dışına çıkalım. Bu 2012'nin son yazısı. Bir dahaki yazım yılın ilk günlerine denk gelecek.
Yorucu, karanlık, bunaltıcı, umutsuz bir yılı arkamızda bırakacağız.
Çocukluktan kalma alışkanlıklarla da yeni yıldan 'temiz bir sayfa' bekleyeceğiz.
Dileklerimiz hep o yönde olacak.
Barışın, adaletin, insan haklarının hakim olduğu, kadınların dövülmediği, kalemlerin hapsedilmediği, polisin dayak atmadığı yeni bir yıl dileyeceğiz.
Konuşmanın, düşünmenin, bilginin, öğretmenin, başarılı olmanın ödüllendirileceği bir ülke hayal edeceğiz.
Tüm bunların bir gün olacağına inananlar o günün bu yıl başlaması için yılbaşı gecesi ellerini gökyüzüne kaldıracak!
Kimileri kırmızı iç çamaşırı giyecek, kimileri gece saat tam 12'de evinin kapısında nar patlatacak. Kimi sarhoş olacak, kimi kendi adetlerine, göreneklerine göre kutlama yapacak.
Dindar insanlar ise o gece kutlama yapmayacak ama herkesin tek bir ortak dileği olacak; 'iyiliklerle dolu, adil bir yıl'...