Televizyonu, bilgisayarı, telefonu açan herkes şoke oldu dün sabah. 'Yok Böyle Dans'ın son 'elenen'i, son haftaların en tartışılanı Defne Joy Foster ölmüştü. Gece boyu arkadaşlarıyla eğlencedeymiş. Bir arkadaşının evine gitmişler çıkışta. Kimselerin beklemediği, aklından bile geçirmediği şeyler olmuş çok geçmeden. Ölüm, Defne'yi bulup almış o evde.
Ahmet Altan'ın oğlu, Taraf Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Kerem Altan'ın evinde yaşanmış bu trajedi. Altan'ın polise verdiği ifadeye göre, gece yarısı birden fenalaşmış Defne. Burnundan kan gelmiş. Doktor aramaya çıkmış Kerem Altan bunun üzerine. Yalnız bırakmış Defne'yi evde. Gittiği dispanser kapalı çıkınca doktor bulamadan dönmüş ve Defne'yi baygın bulmuş evde. Ambulans geldiğinde ise öldüğü anlaşılmış. Kabus gibi.
CEVAPLANMASI GEREKEN SORU
Hayati tehlike yaşayan birinin yanında olmak dehşet bir sorumluluk. Feci bir sınav. Hele de sonu ölümse... Allah kimseye göstermesin. Önümüzdeki günlerde aydınlığa kavuşacaktır eminim ama sormak gerekiyor: Nasıl olmuş da, Defne'yi o durumda evde yalnız bırakıp yardım aramaya gitmiş Kerem Altan? Aklım bir türlü almıyor. Telefon, ambulans, polis imdat dururken çıkıp doktor aramaya gitmek çok tuhaf değil mi İstanbul koşullarında? Belki durumun aciliyetini kavrayamadı. Belki şarjı bitikti. Belki de, ne? Sebebi her ne ise aydınlanması gereken bir soru bu.
ÖLÜM DANSI
Pazar gecesi şıkır fıkır dans ediyordu bu kız. Kimilerimizi sinir ede ede şımarıyor, komiklik üstüne komiklik yapıyordu. Eğlendirdiğinden emin tadını çıkarıyordu şovun. Fazla abartılı, gürültülü geliyordu açıkçası bana. Yoruluyordum izlerken. Elendiği açıklanınca 'oh' dedim hatta. Defne gitti, gürültü bitti. Ertesi gün birkaç satır yazayım dedim. Ama yapamadım. Arkasından fırlayıp 'oh be kurtulduk' demek gelmedi bir türlü içimden. Tanımıyordum bile Defne'yi. Nesine kızacaktım öyle ya? Fazladan eğlenmesine mi? Çok sevilmesine mi? Çocuk kadın rolünü canla başla yaşamasına mı? Kime ne zararı vardı ki? Şov onun, hayat onun. Bana ne oluyordu durduk yere?
ŞOV BİTTİ
Elendikten sonraki sözlerini çok gerçek ve samimi bulmuştum. Sebep buydu aslında. Rol ya da komiklik yapmamış, gerçek biri olarak veda etmişti seyirciye. Eli, kolu, çenesi bi rahat durmuyordu evet ama neşeden eğlenceden başka bir gayesi de yoktu. Ölüm geldi aldı aniden. En 'popüler' olduğu günün ertesinde. Minik oğlundan ayrı. Sevgili eşinden uzakta. Gencecik yaşında. İnanılır gibi değil. Tanımadığımız insanlar hakkında yorum yaparken iki, üç, kaç defa gerekiyorsa o kadar düşünmemiz gerekiyor demek ki. Laf ola beri gele konuşup yarın pişman olmak, vicdan azabı yaşamak da var hayatta. Bu hazin ölüm bir kez daha gösterdi bunu bana.
Annesini hatırlayamayacak yaşında kalakalan minik oğluna, eşine, ana-babasına, tüm aile ve yakınlarına sabırlar diliyorum. Allah rahmet eylesin.