Gözünü bir saniye gündemden ayırmaya gelmiyor sayın okuyan. Taşınma sürecimi haber vermiştim son yazıda ya, ben nohut oda bakla sofamda, emektar bir L koltuğa yer açana kadar fır döndü adrenalin bağımlısı gündem. 1) Milli içeceğimiz biradan ayrana güncellendi. 2) THY hosteslerine kırmızı ruj-oje-platin rengi saç yasağı getirildi. 3) 1 Mayıs Emek Bayramı, "Taksim çukurunu koruma muharebesi"ne dönüştü. Olağanüstü hal önlemleri çerçevesinde ev hapsi, tazyikli su, biber gazına maruz kalan İstanbul, polis refakatinde felç ve yaralı bir giriş yaptı mayısa.
70'LERE DÖNÜŞ
L koltuk deyip geçmemek lazım demek. İki yakası bir araya gelene kadar köprüler bile ayrıldı İstanbul'da. Galata ve Unkapanı geçişleri fiziken iptal oldu. Benim dinlediğim en ironik köprü ayrılığı macerası, amcamların 74 sonundaki nikâhına isabet edendi şimdiye kadar. Galata köprüsü ayrılırken birleşen amcamla yengemin hayatı, hayli "tenha" bir fotoğrafla belgelidir bu nedenle. Kimsecikler karşıya geçemediği için baş başa evlenmişler memurun huzurunda. Siz siz olun, İstanbul'da nikâh günü alırken köprü ayrılığı ihtiva eden güzergâhları pas geçin. Hısım akrabadan terk, asık suratlı çift fotoğrafı verme riskine girmeyin. 70'ler geri döndüyse, her an her şey olabilir.
KIRMIZI RUJ
THY hosteslerine yasak edilen kırmızı ruj, oje ve platin rengi saça gelince...
Gündemden çok viledayla haşır neşir olduğum şu telaşlı günlerde gözümden kaçmış olabilir diye soruyorum: G-string'le ilgili bir düzenleme var mı mevzuya ek olarak? Hani şu küçük, üçgen, ipli şeyden söz ediyorum. Popoyu özgür ve buzz gibi bırakan seksi çamaşır parçacığı... Sadece hostes değil cümle kadın çalışan için bir genelge ister artık paçalı dona dönüşle ilgili. Malum; pantolonu gösteren ütü iken kadını gösteren "ruju" deyip geçmek olmaz (!) Pamuklu, sıhhi, birlik beraberlik dolu mayıslar olsun. Yazarınız bugünlük kaçar.
1 haftada neler unuttuk?
l 5 çocuk yapan kadına 10 yıl erken emeklilik müjdesi.
l "Ateizm, otizmin farklı bir versiyonudur" açıklaması.
l 10 ay hapis cezası alan Fazıl Say ile Ömer Hayyam.
l Başbakan'ın Anıtkabir'deki törene katılmaması.
l 23 Nisan 2013 Emek Sineması yangını.
(Bülent Babaoğlu'ndan)
Leyla'nın Evi
Tiyatrokare'nin bol ödüllü ve müzikli oyunu Leyla'nın Evi'ni izlemeyi başardım sonunda. Çok iyi yönetmen olduğunu bildiğim Nedim Saban'ın rejisine bir kez daha hayran oldum. Güle oynaya üç saatlik oyun izletmek, nadir rejisörün altından kalkabileceği bir iş bu zamanda. Göçmenlik ve mülk sorununu anlatan Zülfü Livaneli romanından aynı adla sahneye uyarlanan oyunda, Celile Toyon (Leyla) ve Ayça Varlıer (Roxy Rukiye) performansları en klişe deyişle; anlatılmaz yaşanır... M. Nurullah Tuncer'in akıllı dekoruna da en büyüğünden bir alkış. Önyargılı seyirciyi bile tiyatroyla barıştıracak güçte bir yapım Leyla'nın Evi. Sezon bitmek üzere ama bilet bulma şansınız hala var, koşun!
Hello Tweetheart:
"Bir içeceği sevmemiz için 'milli' olması gerekli mi? Ya da her 'milli'ye bayılmamız gerekli mi?" (@yankiyazgancom)