Televizyon çocuğu Okan Bayülgen, TV mesaisine ara verdi ve geceleri radyoda kitap okumaya başladı. Reklam pasta payı % 2'ye düşen "radyo"ya can vermek misyonuyla giriştiği bu süreli faaliyetin sloganı: "Hoop Reklamcı! Radyomu Geri İstiyorum!" Afişi de çok isabetli: Mikrofonlu Şarlo... Kültür ve popkültür dünyasının çalışkan işçisidir Bayülgen. Doğru zaman-doğru yer denklemini de iyi çözer her zaman. "Geceleri" ve "uykusuzları" hedef aldı yayıncılık hayatında hep. Kendi adıyla kurduğu internet radyosundan ve Radyo Trafik'ten sesleniyor şimdi de sevenlerine. Direksiyon başında ya da internet'te bulursunuz şehir yalnızlarını ne de olsa. Radyo iyi dosttur böylelerine. Sesinin rengi, ahengi, Türkçesi zaten muazzam Okan'ın. Seçtiği kitaplar da öyle. Heyecan yaratan bir yayıncılık girişimi. Ve öyle görünüyor ki; hem şoförler hem de diğer şehir yalnızları çok sevecek sesli kitap saatlerini. Kaybedenler Kulübü filmini -efsanesini- hatırlayın. Şoförlere "yalnızlık" hikâyeleri anlatmak nasıl da kafa açıyor... Puzzle'ın kayıp parçalarını nasıl da bir bir bulduruyor... Okan ve Radyo Trafik işbirliği, yakın geçmişin bu kült macerasını hatırlattı bana. Güzel ve hayırlı iş netice olarak. Dikkatleri hem radyoya, hem de kitaba çekiyor. Bir taşla çok kuş. Bravo Bayülgen ve iyi ki geldin "arkası yarın" günleri.
Dizi içi şiddet tırmanıyor
L&M'de yaşananlar fazla eskimeden Lale Devri dizisinden de kadına şiddet haberleri geldi. Oyuncu Kenan Bal'ın, rol arkadaşı Gül Onat'a şiddetini AKŞAM'ın özel haberinden öğrendik. Hemen üstüne Tolgahan Sayışman'ın da Hatice Aslan'a şiddet uyguladığı çıktı ortaya. Uçan Kuş'tan Evren Ersoy, iki olayı da köşesine taşıyıp "yazıklar olsun!" demiş sıcağı sıcağına. Geniş kitlelere ulaşan magazin platformundaki erkek kalemlerin, kadına kalkan ünlü erkek eline tepki göstermesi çok önemli, çok kıymetli. Hele de ünlüleri kızdırmaktan ödü kopan magazincileri düşününce. Diğer erkek yazarların konuya tepkilerini de merakla bekliyoruz...
Vaay öküze bakk
Dünyaca ünlü Türk jean markası Mavi'nin "asansör tacizli reklamı"nı izlemişsinizdir. Helal Brad Pitt'imiz Kıvanç Tatlıtuğ ile saz arkadaşı, asansördeki güzel kızı tatlı tatlı "taciz" ediyor, sonunda kız "yabancı" çıkıyor filan... Ne "şirin", ne "matrak", ne de "folklorik" senaryo, öyle değil mi? Ne tür bir beyincik fırtınasıyla bulundu/onaylandı hikâye meraktayım. Adam vasat - kız Türk olunca "kadına şiddet" hatta "namus meselesi"... Adam "yakışıklı" (the Kıvanç) - kız "yabancı" olunca sempati kumkuması, öyle mi? Bu şekil taciz ve sarkıntılık folkloründen pazar elde etme kafası "öküzlük" tek kelimeyle. Hem de büyük ÖKÜZLÜK. Mavi'ye de, Kıvanç'a da hiç yakışmadı. Hiç.
Hello Tweetheart:
"İstanbul için yeni miting alanı arayışında mutlu son: Konya Ovası..." (@zaytung)