İfade özgürlüğüne darbe dedim ben de refleks olarak önce. Ama günlerdir takip ediyorum ve bu işin içinde büyük bir saçmalık var. Fazıl Say'ı savunanlar da, cezayı alkışlayanlar da en kritik noktayı ıskalıyor. İlk ıskalayan da mahkeme... Mademki cezanın sebebi Ömer Hayyam dizeleri değil-miş onu geçelim. Müslümanlığı aşağılayıcı ifadeleri neymiş peki Say'ın:
* "Nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Allahçı."
Hiç de kibar ifadeler değil, onaylanacak bir yanı yok. Ama bir bakışta anlamak da mümkün değil. Fazıl bu tweeti niye yazmış ki? Birine tepki olarak mı yazmış, yoksa öylesine ortaya mı sallamış? Haberleri inceleyince, Erol Köse'nin aşağıdaki tweetlerine cevaben yazdığı çıkıyor ortaya:
* "Bu Fazıl Say'ın topu küçükken inşaata kaçmış... O yüzden hep salyalı...", "Rabbim seni çarpmış ama emin ol ilk gördüğümde ben de çarpacam seni, sen kimsin de Fazıl Say, ulvi değerlerle dalga geçmektesin!!!"
ULVİ DEĞERLER TEZGAHI
Bu "tahrik unsuru" tweetler mahkemeye sunuldu mu/değerlendirildi mi bilemiyoruz. Oysa görülüyor ki, Fazıl'ın; "yavşak", "adi", "magazinci", "hırsız", "şaklaban", "Allahçı" sıfatlarının hedefi Erol Köse. Türkçe'yi ve twitter'ı bilen herkes bunu kolayca çözebilir. Bugün, Başbakan vekili Mehmet Ali Şahin bile "Annen-baban da mı yavşak?" diye soruyor Fazıl'a. "Annen-baban da mı adi, magazinci, şaklaban?" diye sorsa başta kendisi ve herkes fark edecek işin içindeki saçmalığı. Ama öyle sorulmuyor. Çünkü Fazıl'ın sicili kabarık.
FAZIL'IN TEK SUÇU...
Ne şiir, ne hakaret. Fazıl'ın bu davada (görünen) tek suçu; twitter'da hepimizin zaman zaman yaptığı gibi, "aman ne muhatap olucam, ne bulaşıcam çirkefe" deyip, düzeysiz saldırgana mention yapmak yerine orta yere sallayıp hedefi bulmasını beklemek. (Muhtemel ki, Erol Köse'ye cevap vermeyi kendine yakıştıramadı, fakat ağır hakaretlere, tehdide de sessiz kalamadı.) Sonuç? Fazıl'a, İslam'ı alenen aşağılamaktan hapis cezası, Erol Köse'nin hakaretleri ise yanına kâr!
OLMADI SAYIN YARGI
Bir twitter saldırganının tahrikiyle edilmiş tepkisel bir cümlenin Müslümanlar'ı veya dindarları kastettiğine hüküm vermek absürdlük değil mi? Fazıl Say, twitter'ın ve kendisine duyulan nefretin kurbanı değil mi şu durumda? Esas suçlu; "Allahçı" sözünün ve cümlede geçen diğer sıfatların anlamını/hedefini mahkemeye açıklaya-mayan ispatlaya-mayan savunma makamı (bana göre). Fazıl'ın yerinde olsam, en büyük hesabı avukatımdan sorarım. Kötü niyetli bir fırsatçılıkla açılmış ve pisipisine kaybedilmiş bir dava bu. Çünkü konu, iddia edildiği gibi toplumsal değil tamamen kişisel görünüyor.
YA KÖSE'NİN TWEETLERİ?
Twitter'ı kendine yaşam ünitesi edinen E. Köse kişisinin, istismar kokusu aldığı her meseleye/kişiye dadanıp, prim elde etme aracı olarak kullandığını herkes (tüm medya) biliyor. Fazıl Say'a uyguladığı taktik, tarzını açıkça ele veriyor zaten; "salyalı", "Allah çarpmış ben de çarpacam" hakaretleri yetmemiş, araya ulvi değerleri de sıkıştırmış (yukarıda tam cümle mevcut). Bu sayede prim yapacağını biliyor/umuyor çünkü. İşin korkunç boyutu şu ki; herşey tam Köse'nin tezgâhladığı gibi yürüyor! Bu saçmalığı dünyaya nasıl anlatırız bilemiyorum. Fena halde prestijsiz bir durum. Yargısıyla, sanatçısıyla, siyasetçisiyle, medyasıyla; tescilli bir istismarcının elinde oyuncak oldu koca ülke.
NOT: Bu yazı yüzünden Erol Köse bana da saldırabilir ve/veya türlü yalana/iftiraya başvurabilir. Mahkemede gerekirse diye düşüyorum bu notu. Bilginize.