Erkeklerin oyun tutkusu rakipsizdir, malum. Kızlar daha agu-bugu derken gönül verdikleri 'evcilik' sayesinde, 9 - 10 yaşına gelene kadar bebek bakımından makyaja, yemeğe, alışverişten maniküre, kocaya, ev idaresine kadar temel 'anne' külliyatını tastamam taklit edip sindirirken... Erkek çocuklar, halının üstünde 'vu vuuu...' diye araba oynamayı sürdürür. Kız oyunlarında hep bir gelecek tasviri/kurgusu vardır sonracığıma, örnek: Çantamı taktım koluma/çıktım Dallas yoluna/ben Babi'yi beklerken, Ceyar da girdi koluma! Erkek oyunları ise basit mi basittir: Tren, araba, top, maç, topaç, çivi, uzuneşek. Bıraksan hayat boyu oynayabilir, hiiiç de sıkılmazlar. Yeter ki oyuncakları ve oyun arkadaşları olsun. Ankara - Konya arasındaki Yüksek Hızlı Tren hattının açılışında adet üzere başmakinistliğe soyunan Başbakan Erdoğan'ın fotoğrafı da çok şeker bu açıdan. Destur, sayın celallenen. Koskoca Başbakan'a 'şeker' demek de neyin nesi açayım hemen: Şu test sürüşünün fotoğrafına alıcı gözle bir bakar mısınız lütfen: 'Makinist Erdoğan'ın gözlerinden fışkıran coşkuya... Ve Emine Erdoğan'ın 'Aman Tayyip Bey çocuk olma, yavaş biraz!' der gibi eline koluna mukayyet olmaya çalışan haline... Çok sahici ve şeker bir an bence. Oy verme - vermeme meselesinin değiştirmediği gerçek şu ki; başbakanlık pek eğlenceli bir kariyer değil. Arada böyle fırsatlar, ilaç yerine geçiyor olsa gerek. Eh, 'git gel Konya 1,5 saat' madem artık, eğlenmek onun da hakkı, sayın oyunbaz. Değmeyin keyfine.
Mutlu aile tablosu derken?
FİLİZ Akın'la Tarık Akan'ın, henüz 2B kılıfına uydurulmamış Boğaz manzaralı ağaçlıklarda kovalamaç oynadığı günlerden bu yana, evli çiftleri mutlu sona erişmiş başkahraman bellemek milli spordur ülkemizde. Ki, gülmece-güldürmece malzemesi olmazdan önceleri tüm kalbimizle inandığımız naif bir masaldı ne de olsa Yeşilçam. Velhasıl beyaz duvaklı 'mutlu son' hayallerine dalarak kapanan takma kirpikli o gözler açılamadı gitti... Evliliğin hala 'mutlu son' olduğuna inananlar var, şaka gibi gerçekten!
YENİ GELİN KAFASI
Sabah'ın Ayşe'si (Özyılmazel) çok bozulmuş mesela, Ivana - Yurdal Sert çifti tarafından bunca yıl 'mutlu aile' pozlarıyla kazıklandığına (evliler ya, 'mutlu' etiketini de yiyorlar otomatik). İlahi Ayşeciğim, yeni gelinsin iyisin hoşsun Allah bozmasın da, kazıklayana değil kazıklanana dön bak azıcık diyorum artık... Söz konusu fotoğraflarda boy gösteren ikiliyi mutlu aileye yormak da nereden geldi aklına? Hepimiz görmedik sanki o 'kazıklandım' dediğin pozları: Abilerim, ablalarım... Şu yanımda görmüş olduğunuz dilberin 'mal sahibi' ben, bizzat, kendimim aha-haha diye diş gösteren iri bir cüsse (ona şişko demeyeceğim lavinya) yanında ise; keskin gözlerini objektife netlemiş, k.... sana en güzelinden bir yer edeyim, sonra bak neler edeyim kararını çoktan vermiş bir afetten başka kimse yoktu ki o fotoğraflarda... Kazıklanmış filan hissetmiyorum o yüzden hiç. Her şey gayet olasılıklar doğrultusunda. Ve filmin en heyecanlı yerindeyiz. 'E ama peki sırf 'ünlüler' diye haksızlık etmiş olmuyor musun, insanların özel hayatına 'film' yakıştırması yaparak?' Yoo ne münasebet? Kurallar böyle maalesef. Bir başka deyişle: Yazın yenen hurmalar, kış gelince elbet bir yerini tırmalar.
Home Tweet Home: İlişkimiz çok monotonlaştı diyen sevgilimi imkansızlıktan dolayı skydiving'e götüremedim; kafasını su doldurduğum leğene sokup çıkartıyorum - twitter.com/FerdiCarrefour