Bir Alman atasözü, 'Sosis imalatı ve siyasi pazarlık halkın önünde yapılmaz' dermiş. Öcalan'ın devletle bir protokol üzerinde mutabakata varmasının medyada ve kamuoyunda yeteri ilgiyi görmemesi nedense bana bu sözü çağrıştırdı. Görmemezlik (saklama hali) meselenin önemini hafifletmez. Türkiye tarihi bir kavşakta ilerliyor ve istikamet giderek netlik kazanıyor. Önceki yazımda Öcalan'ın avukatları aracılığıyla ilan ettiği yol haritasının ana hatlarını yazmaya çalışmıştım. Öcalan bu açıklamasında, 'Ulusal Konferans' çağırısı da yapıyor.
Ulusal Konferans'ı tarif ederken demokratik özerkliğin onlarca ayağından birini; siyasi iskeletinin, bir anlamda, ana hatlarını ifade ediyor:
''Ulusal konferans içinde ve bünyesinde bir parlamento oluşturulmalıdır. Filistin'deki FKÖ modeli örnek alınarak bir parlamento oluşturulabilir. İkinci şey de bu parlamentonun bir yürütme organını oluşturmaktır. Hatta buna gölge kabine de diyebiliriz. Bu şekilde parlamentonun da bir yürütmesi olmuş olur. Ulusal konferansın yapacağı üçüncü ve en önemli şeylerden biri de silahlı güçlerin koordinesidir. Barzani'nin silahlı güçleri veya Irak Kürt Federasyonu silahlı birlikleri ve diğer silahlı güçlerin koordinesi sağlanmalıdır. KCK'nin temsilcisi de ulusal konferansta yer almalı ve KCK kendi temsilcileriyle kendisini temsil etmelidir.'
Çevremdeki siyasete ilgili oldukça geniş bir kesimin 'Kürtler adına siyaset yapanlar ne istiyor?', 'Demokratik Özerklik'le ne kastediliyor?' gibi son derece samimi soruları var ve gördüğüm o ki bir parça endişe ama temelde merakla olan biteni anlamaya çalışıyorlar. Bu süreci onlara anlatacak bir medya maalesef yok. Ve burada asıl sorumluluk Kürtler adına siyaset yapan çevreye ait. Kendilerini ısrarla ve samimiyetle, her zeminde (gerekirse zemin inşa ederek) anlatmalılar.
Bu arada tüm bunlar yaşanırken meselenin bir Kandil bir de Diyarbakır ayağı var elbette. Diyarbakır'da toplanan BDP İl Başkanları sürece ilişkin somut taleplerini dillendirdiler:
- Öcalan'ın koşulları düzeltilmeli, diyalog ve müzakerede alacağı rolün önü açılmalıdır.
- Barış Konseyi, Anayasa Konseyi ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu derhal Meclis tarafından kurulmalı ve karar altına alınmalıdır.
- KCK davaları düşürülmeli, tüm tutukluları serbest bırakılmalıdır.
- Demokratik, eşitlikçi ve cinsiyet özgürlükçü anayasa ertelenmeden Meclis tarafından gündemleştirilmelidir.
- TMK, CMK, Seçim ve Siyasi Partiler Yasası başta olmak üzere tüm anti demokratik yasalar kaldırılmalıdır.
- Ulus devletin aşındığı yerelliğin ve yerindeliğin önem arz ettiği günümüz dünyasının ademi merkeziyetçi anlayışı gereğince Demokratik Özerklik tüm Türkiye'de uygulanmaya konulmalıdır.
- DTK, Kürt siyasallaşmasının ulaştığı düzey dikkate alınarak, Demokratik Özerk Kürdistan'ın siyasal, sosyal, kültürel, ekolojik, ekonomik alanlarındaki politikalarının tartışılması gündemiyle olağanüstü toplanmalıdır.