Oslo'daki gizli görüşmenin sızdırılması sonrası yaşananlara bakıyorum.
Dağlıca beni maalesef şaşırtmadı. Kürt meselesini üniter yapımızı koruyarak çözme iradesi gösteren üç isimden bahsetmiştim. Hakan Fidan, Emre Taner ve Efkan Ala...
Birileri aldıkları talimatla Hakan Fidan'ı almaya kalkarak çözüm iradesi gösteren Başbakan'a gözdağı verdi.
Başbakan ise karşılarında dirayetle durdu.
PKK'nın bu uzun sessizliği aslında kapalı kapılar ardında yürütülen derin bir pazarlığın neticesiydi.
Arınç'ın, 'Öcalan'a ev hapsi düşünülebilir' cümlesi, Zana'nın çıkışı tesadüf değildi.
Son birkaç gündür ciddi bir endişe ile olan biten olumlu havayı izliyordum.
Açıkçası metropollerde bir saldırı bekliyordum. 'Polise yönelik olabilir' diyordum. Yanıldım.
'Büyük resim' yazımda şunları yazmıştım:
Türkiye, dışarıdan bakıldığında çarklarıyla uyum içinde çalışan yerli bir cihaz görüntüsü verse de motoru ithaldir. Daha doğrusu görünmez bir mille Batılı sistemle uyum içinde çalışır. O motorun dişlileri diğer dişlileri, çarkları çevirir. Çelişen dişli darbeyle, suikastle değiştirilir.
Küresel kapitalist sistem açısından bölgemizde iki tez çarpışmaktadır.
İlki BOP olarak bilinen ve bölge ülkelerine AK Parti iktidarının model olarak sunulduğu tez. İkincisi ise 2. Irak işgalinden ve Arap Baharı'ndan sonra hızla şekillenen etnik-mezhepsel çatışmalarla ayrışacak yapıların nasıl bir modelle modere edileceğine konsantre olan tez...
Bu tezlerden hangisinin galebe çalacağını zaman gösterecek. Fakat bu iki tezi ve uyumsuz dişlinin hangisi olduğunu görmek için Kürt meselesine bakmak gerek.
Emre Taner dönemin MİT müsteşarı, Efkan Ala Diyarbakır Valisi, Hakan Fidan ise TİKA çalışanı iken Erdoğan'ın yakın çevresinde yer aldılar ve son derece kritik bir karara Başbakan'ı ikna ettiler. '1920'lerin ulusalcı modeliyle Kürt meselesini çözmekte ısrar edersek ülke bölünecek. Kürtler adına siyaset yapanları da içeren bir perspektifle sorunu çözersek milli bir mutabakat yaratabiliriz.' Son derece doğru bu kararın mimarları uyum içinde çalışarak Türkiye'yi geleceğe çok daha güçlü taşıyacak bu fikriyatı hayata geçirmeye başladı. Oslo süreci bu kararın ilk meyvesiydi ve bir gizli el bu sürece çomak soktu. Silvan saldırısı, Kazan Vadisi ve ardından başlayan KCK gözaltıları Kürtleri içeren değil, içeri atan bir anlayışı dayattı. Türkiye'nin milli mutabakatı Erdoğan'ın Kürt meselesini demokratik bir şekilde çözmesiyle sağlanabilecekken tarihi bir fırsat kaçırıldı. Kürt meselesinde Erdoğan'ın bundan sonra takınacağı tavır ve tavra karşı küresel sistemin yapacağı hamleyi hep birlikte göreceğiz.(...)
Bunları yazmıştım.
Maalesef o hamleyi dün gördük.
Dağlıca saldırısının hedefinde Erdoğan var. 'Mesajı almadın' diyorlar.
Kürt kamuoyu ve AKP tabanı bu süreçte Erdoğan'a destek olmalı.
Barış için inatla...