Ligin ilk yarısının bitiminde bıraktığımız ve 'şampiyonluğun mutlak favorisi' olarak gördüğümüz Trabzonspor'u, ikinci yarının ilk maçında bulamadık...
Yetersizdi, etkisizdi, hatta ilk yarı maçları düşünülürse isteksizdi...
Buna rağmen kazanabilirdi... Ama Umut inat etti...
'Atmayacağım' diye inat etti...
Hele Yattara'nın 50 metreden kafasına indirdiği topu boş kale yerine dışarı atması bir insanın Boğaz köprüsünden kendini aşağı atması gibi bir şeydi...
İntihar gibi bir şey...
Ama bu beraberliği Umut'a fatura etmek hakça bir yorum olmaz...
Golcüdür, attığı gibi kaçırır da...
Önemli olan takım oyunu... Trabzonspor bunu oynadı mı, kabul edelim ki oynamadı...
Colman... Selçuk... Burak... Sanki ilk yarı tatiline devam ediyorlardı...
BU DERS AĞIR KAÇTI
İlk yarıda müthiş işler yapan Jaja'nın da, ikinci yarıda yorgunluktan eli ayağı dolaşınca, Trabzonspor koca bir ikinci yarıyı adeta orta sahasız oynadı...
Egemen'e de iyi alıştık demek ki...
Egemen'siz bir savunma, sanki içinden tuğlaları çekilmiş bir duvar gibi çabuk çöküyor...
Maça baktığınızda ilk yarı elbette Trabzonspor üstündü.
Ama ikinci yarının etkili takımı Ankaragücü oldu...
Umut o fırsatları kullansa Trabzonspor buna rağmen kazanabilirdi...
Buna rağmen, özellikle Sestak'ın oyuna girişinden sonra, Ankaragücü öyle posizyonlar kaçırdı ki, Trabzonspor maçı da kaybedebilirdi...
Kabul edelim ki, Trabzonspor çok büyük bir fırsatı tepti...
Fırsatı tepmekle kalmadı, rakiplerini de iştahlandırdı...
Düşünün, 14 puan geriden gelen Beşiktaş bile, bu sonuçla hiç kuşkusuz bir başka havaya girecek...
'Bir musibet, bin nasihatten iyidir' demişler ama...
Bu ders Trabzonspor'a ağır kaçtı...
Dilerim bu maçta kaybettiği puanları, ligin sonunda aramaz...