FETÖ mücadelesinde her geçen yeni bilgilere ve özellikle kripto niteliğinde yapı ve unsurlara yönelik yeni deşifrelere bağlı olarak mesafe alınmaya çalışılıyor.
Buna bağlı olarak ülkenin en önemli devlet kurumlarında her geçen gün yeni örgüt mensupları deşifre oluyor ve yargıya teslim ediliyor.
FETÖ mücadelesinde en ufak bir gevşeme durumuna girmeden hassasiyetle, kararlılıkla devam etmek gerekiyor. Zira her geçen gün örgütün yeni deşifre olan elemanlarının devletin en önemli kurumlarında görev yapanlar arasından çıkıyor olması nedeniyle ve bu elemanların üstelendiği kritik görevlerde düşünüldüğünde meselenin önemi çok daha hassas ve ivedilik taşıyan bir seviye ye ulaşıyor.
Bu mücadeleyi kılı, kırk yararak son derece titizlikle mağduriyetler üretmeden bu örgütün kökü kazınıncaya kadar kararlılıkla sürdürmek hepimizin boynunun borcudur. Bu borç esasen 241 istiklal ve demokrasi şehidimize karşı namus borcumuzdur. Bu bilinç düzeyinden ülke sevdalısı hiç kimsenin sağa sola sapmaya ne hakkı ne haddi vardır.
Ancak son zamanlarda FETÖ mücadelesi sürdürülürken, bu örgütle ve diğer terör örgütleriyle bağlantısı olmayan sadece hükümete muhalefet durumunda olanlara yönelik kitlesel düzeyde operasyonlar yapıldığına dair bir söylemin yaygınlaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu noktada özellikle genellemeler yapılarak, sanki devlet kurumlarında kitlesel olarak yeni kadrolara alan açmak için tasfiyeler yapıldığına dair bir algı yerleştirilmeye çalışılıyor. Tüm bu çabalar, FETÖ’ nün yurtiçi kripto ve yurtdışı kaçak durumundaki uzantılarının özellikle Türkiye’nin Yenikapı ruhuna yönelik psikolojik saldırı stratejisinin bir parçasıdır. Bu mücadelede her türlü titizliğe rağmen ortaya çıkan ve çıkmaya aday bireysel tüm mağduriyetlere karşı duyarlı olmak bizlerin ve bu mağduriyetlerin giderilmesi de bu mücadele sürecini hukuken yürütenlerin görevidir. Nitekim bu konuda kurulan komisyonlar çalışmaya başlamış durumdadır.
Tarihte bugüne değin hiçbir ülkenin yaşamadığı bu büyük saldırı karşısında herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.
Bu noktada muhalefet partilerinin özellikle de CHP’nin FETÖ’ nün uluslararası bağlantılarının deşifre olması adına yurtdışı siyasi muhataplarıyla temaslar kurması, Türkiye’nin yaşadığı badirenin büyüklüğünü ve verilen demokrasi mücadelesinin anlamını sahici ve samimi anlatması ve bunun takipçisi olması ondan beklenilen yurtseverlik görevidir.
FETÖ mücadelesinden dar siyasi çıkar peşinde olmak bunun üzerinden iktidarı yıpratmaya çalışmak hiçbir kurum ve kişi için temel siyasi refleks olmamalıdır. Böylesi bir siyasi refleks, ancak FETÖ’ nün ve onun henüz deşifre olmamış kripto kadrolarının işine gelir hatta onların yeni tutunma çabalarıdır. Bu noktada hemen belirtilmelidir ki, kuşkusuz FETÖ mücadelesinde zafiyet varsa, mücadeleyi soğutma çabaları görülüyorsa bu konuda herkesin eleştirme ve buna karşı çıkma hakkı vardır. Bu hak, 241 şehidimizin vasiyetidir.
FETÖ’ nün özellikle kriptolu haberleşme sistemlerinin deşifre olmasıyla örgüte yönelik operasyonlar çok daha isabetli ve çok daha kapsamlı olarak yürütülecektir. ByLock programını tasarlayan TÜBİTAK çalışanının ele geçirilmesiyle bu konuda çok daha önemli bilgilere, şahıslara ve yapılara ulaşılacaktır. Bunun için sabırlı olmak gerekir.
Bu ihanet şebekesinin kökünün kazınması ve onunla konsorsiyum haline gelmiş olan diğer
terör örgütlerinin Türkiye’nin gündeminden çıkartılabilmesi için topyekun mücadele şart.
Bunun için OHAL’ın uzatılması isabetli bir karar olmuştur. Bundan sonrası için Türkiye süratle normalleşirken, geleceğini tüm ihanet şebekelerinden ve uzantılarından arınıp yeniden inşa ederek, istikrarını ve istiklalini koruyacak özgürlükçü, çoğulcu ve demokratik yeni anayasayla taçlandırmalıdır.