En az bağımlılıklar kadar zararları üzerine durduğum bir diğer konu da şiddettir. Şiddetin her türlüsüne hangi zeminde olursa olsun karşıyız. Kişinin annesine, babasına, evladına, komşusuna; öğrenciye, eğitimciye, ustaya ya da çırağa, hayvana, doğaya veya kendisine ... ne fark eder ve hangisini ayırt edebiliriz ki birbirinden. Ekonomik, psikolojik; fiziksel ve ruhsal, maddi ve manevi birçok yol vardır şiddete meyyal bünyeler için.
Son günlerde ve de yıllardır örnekleri sıklaşan bir şiddet mecrası olarak sağlık alanını da üzülerek müşahade etmekteyiz. İsterseniz ilgili haberden bir kesit sunayım ve sohbetimize öyle devam edelim sevgili okurlarım.
Malumunuz kısa bir süre önce Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Dr. Ertan İskender, poliklinikte uğradığı bıçaklı saldırıda yaralandı.
"Olay, akşam saatlerinde Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin poliklinik bölümünde meydana geldi. Asistan doktor Ertan İskender, poliklinikte hasta muayene ettiği sırada hastaneye gelerek taşkınlık yapan hasta, üzerindeki bıçağı çıkararak İskender'i elinden ve belinden bıçakladı. " Geçtiğimiz günlerde meydana gelen bu menfur saldırının mağduru meslektaşımı ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Üzgün ve yorgunuz artık. Kendisini insanın fayda merkezinde konumlandırmış, insan sağlığına hizmeti kendisine meslek edinmiş sağlık profesyonellerinin şiddete maruz kalması tıpkı diğer vakalarda olduğu gibi ne kadar da yaralıyor yüreklerimizi değil mi sevgili okurlarım. Bir aşevinde gönüllü olarak insanlara yemek dağıtan bir hayırseverin açlığa terk edilmesi kadar ironik ve zalimce bir tablodur bir sağlık profesyonelinin sağlığına kast etmek.
Hayat kurtaran ellere çiçekler sunmak gerekir. O beyaz önlüklere kan lekesi yakıştıranlardan davacıyız. Hem de sonuna kadar.
Tüm şiddet vakaları derinlemesine ele alınmalıdır diye düşünüyorum. Hiçbir sebep şiddeti haklılaştıramaz elbette. Lâkin, tüm şiddet vakalarının altyapıları fiziki ve ruhsal tüm tetikleyici unsurlarıyla ele alınıp şiddet faillerinin hukuki cezaları caydırıcı olacak şekilde verilirken, bu faillerin tüm rehabilite yöntemleriyle nötrleştirilmeleri mutlaka sağlanmalıdır.
"Şifa veren eli kesmeye çalışmanın affı mümkün değil" diyerek sağlıkta şiddete çok efektif bir tepki veren Sayın Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca gerçekten de hislerimize çok özet bir ifadeyle tercüman olmuştur.
Şiddetin tüm mağdurları için geliştirilmiş sosyal politikaların yanında şiddet failleri için de caydırıcı yasal yaptırımlara da ihtiyaç duyduğumuz açık ve malumdur. Geleceğe yürüyen büyük Türkiye'nin gündeminde şiddetin değil, refah ve huzurun olması en büyük temennimdir. Şiddetle halledilmeye çalışılan her mesele hüsran ile nihayetlenmeye mahkûmdur. Sosyal devlet anlayışının varlığını hissetmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz şiddet vakaları için acil çözümler bekliyor ve tüm şiddet mağdurlarının daha gür ve güçlü bir sesle haykırabildiği bir dünya diliyorum. Kim bilir kaç şiddet mağduru bu konuda bir cümle dahi kuramadan göçüp gitti aramızdan. Mağduru olduğumuz her konu sessizliğimizle sadece büyümektedir.
Sağlık meslek mensuplarına yapılan şiddet yüzünden korkarım ki nitelikli ve riskli işleri yapan hekimleri çok arayacağız. Belki aradığımız hekimi ihtiyacımız olduğunda bulamayacağız ...
Sağlıkla kalınız...