Sultan Abdülhamid Han’ın 31 Mart Vakası sebebiyle İttihat ve Terakki ileri gelenleri tarafından tahttan indirilip Selanik’e gönderilmesinden kısa bir süre sonra Büyük Sultan’ın izlediği denge siyaseti bozuldu ve önce Trablusgarp daha sonra Balkan savaşlarına sürüklendik. Devamında da Birinci Dünya Savaşı’na girdik. Bu savaşlarda ordumuzun yarısını kaybettik. Yetişmiş bütün elemanlarımızı cephelerde şehit verdik. Abdülhamid Han devrildiğinde 7 milyon kilometrekare toprağımız vardı. Dokuz sene içerisinde bu toprakların yaklaşık 6 milyon kilometrekaresini yani yüzde 84’ünü kaybettik. 31 Mart’ta feda edilen sadece Sultan Abdülhamid değil, veda edilen koskoca bir Osmanlı İmparatorluğu olmuştur. Bugün İslam coğrafyasında dökülen kan ve gözyaşı 31 Mart’ta yapılan ihanetin, darbenin zaruri bir neticesidir.
Düşünen beyinler ve gören gözler için günümüzde yaşananların, tercümeye ihtiyacı yoktur.
Türkiye’yi bölme, Türk Milleti’ni yok etme planları olan küresel güçler hedeflerine ulaşabilmek için 31 Mart seçimleri öncesinde tıpkı Abdülhamid Han’a 31 Mart Vakası öncesi ve sonrasında yaptıkları gibi şer cephesini milletin liderine düşmanlıkta birleştirdiler.
Böyle bir ortamda tarafgirlik bir seçim değil fıtri bir gerekliliktir. İmam Şafi Hazretlerinin buyurduğu gibi “Dostlarınızı tanımak istiyorsanız düşman oklarını takip edin!” Düşman okları milletimize doğrultulmuş, bekayı hedef almışken milletimizin fıtratı oktan önce hedefe gidip siper olmaktır!
O yüzden 31 Mart yani bugün;
Milletimize karşı oluşturulan şer cephesine had bildirme, yayları geren kirli müttefiklerin başında paralama günüdür!
Bugün; “Bu seçim parlamenter demokrasinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden intikam seçimidir” diyerek tehdit savuran eski Türkiye sevdalılarının, kullanışlı loserlerin intikam çığlıklarını suratlarına çarpma günüdür!
Bugün; 31 Mart akşamı milletin liderlerini hakaretler eşliğinde hücre sorgusu ile tehdit eden müptezellere hesap sorma günüdür!
Bugün; Yeni Zelanda katliamında Neonazilerle dil birliği edip İslâm ülkelerini, Müslümanları suçlayan şahsiyetsizler karşısında en az Yeni Zelanda Başbakanı kadar yiğit, onurlu ve şahsiyetli bir duruş sergileme günüdür!
Bugün; vatanımıza, ezanımıza, bayrağımıza, liderimize sahip çıkma, ülkenin yarınlarına mührü vurma günüdür!
Bugün ekonomimize saldırıp milletin kesesini yıpratmaya, ekmeğini çalmaya çalışanlara ders verme günüdür!
Bugün; atalarımızın akan kanları üzerine emperyalist plânlar kuranların plânlarını başlarına geçirme, IMF’in dişlerini ekonomimize geçirme çabalarına adaletin ve kalkınmanın keskin kılıcını vurma, bu vatanın gerçek sahiplerinin kimler olduğunu cihana ispat etme günüdür!
Bugün; bölücü çığırtkanlıklar yapanların boğazına oy pusulasını tıkma, beka yolunda demokrasi kılıcını kuşanma günüdür!
Sakın bir yerel seçim deyip geçmeyin!
Eski ve yeni Türkiye’yi yakinen müşahede etmiş bir kardeşiniz olarak ifade etmek isterim ki; bu seçim bir “ders verme” değil aksine 31 Mart Vakasından, eski Türkiye tecrübelerinden “ders çıkarma” seçimidir.
Bu anlayışla amacı memleketi uçuruma götürmek olanlara bırakın Büyükşehir’i, İl’i İlçe’yi bir mahalle bile teslim edilmemelidir!
İnanıyorum ki harici-dahili düşmanlarımızın destek ve yönlendirmesiyle ittifak kuranlar; 31 Mart akşamında kahraman Milletimizin iman dolu göğsüne çarparak yerle yeksan olacaklardır. Çünkü Rahmet Peygamberi Muhammed Mustafa’nın (SAV) hadisinden işaretle, “Müslüman bir delikten iki defa ısırılmaz.”
Kirli ittifak ve sahipleri Aziz Milletimize bir 31 Mart vakası daha yaşatamayacak, kirli ve çirkin sevinçleri kursaklarında kalacaktır!
Bu duygularla bir sandık bir vatan bir oy bir kalkan diyor ve Aziz Milletimizi bağrından kopan hasbi ittifaka, dolayısıyla ülkemize sahip çıkmaya davet ediyorum.
Merak ediyorum;
FETÖ, PYD, PKK ve onların iç ve dış destekçilerinin okları kimlere, hangi anlayışlara yönelmiştir? Hedeflerin neler olduğunu, niye hedef alındıklarını bilirsek vereceğimiz kararlarda asla yanılmayız!
Sağlık ve afiyet içinde kalınız.