Geçtiğimiz günlerde Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik öngören teklif Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Yeni değişikliğe göre hayvanlar 'mal' ya da 'eşya' olarak değil, 'can' statüsünde değerlendirilecek.
Öncelikle "Bu yasa hâlâ neyi bekliyor? Bir an önce çıkartın" talimatını vererek millet vicdanının sesi olan Sn. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere yasanın çıkmasına vesile olan, dua eden, destek olan herkese ayrı ayrı ve gönül dolusu teşekkür ederim. Esasen Hayvanları hayvanlardan veya insanları hayvanlardan korumak için hiçbir kanuna gerek yoktur. Kanaaatim şudur ki, mevzubahis yasa hayvanları hayvanlardan korumak için değil, bilakis hayvanları insanlardan korumak için yapılmış olduğundan kanunun başlığı bunu karşılayacak şekilde değiştirilmelidir. "Hayvanları İnsanlardan Koruma Kanunu" demek çok hoş kaçmayacağından "Hayvan Hakları Kanunu" demek en münasip olanıdır diye düşünmekteyim.
Yazıma 24.6.2004 tarihinde TBMM'de "Hayvanları Koruma Kanunu TasarısI" görüşülürken yaptığım konuşmadan alıntılarla devam etmek istiyorum kıymetli okurlarım. O zaman da bu başlığa kafayı takmıştım.
TBMM arşivinden aynen kopyaladım:
"Ben, bu Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısına, değişik bir perspektifle, kısa bir bakış açısı arz edeceğim ve fazla zamanınızı almayacağım. Bir kere ben, Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısının ismine muhalifim; şundan dolayı: Hayvanların korunmaya ihtiyaçları yok. Belki, bu kanunun ismi "hayvanlara daha saygılı olma kanunu", "hayvanlara zarar vermeme kanunu" olsaydı, manasıyla daha örtüşürdü diye düşünüyorum. Şimdi, hayvanlara "hayvan" demeye bir şey demiyorum da, insanlara hayvan demenin hakaret manasında kullanılmasının da son derece karşısında olduğumu ifade ediyorum; çünkü, insanlara hayvan denildiği zaman, acaba, insana mı hakaret edildiği, hayvana mı hakaret edildiği konusunda ciddî şüphelerim var. Şimdi, yine bu Mecliste, bu kürsüde, bir arkadaşımız -ismini vermeyeceğim- profesör patentli bir arkadaşımız diyelim ve yine, aynı şekilde, Meclis koridorlarında, milletvekili iki kişiden birisi, diğerine "kuş beyinlilerin de bunu anlayabileceği" mahiyetinde bir cümle sarf etti. Yani "kuş beyinli" deyiminden neyi anladığını -hakaret manası taşıdığını pekala biliyoruz, ama- kuşun beyniyle ilgili düşüncesini arkadaşa sormak isterdim burada olsaydı. O "kuş" dediğimiz canlı, Sibirya'dan, Rusya'nın içlerinden, gidiyor taa Afrika'ya kadar, konaklayacağı yerleri biliyor ne haritası var ne bir şeyi var. O arkadaşlar -benzin parası benden- Sibirya'dan Afrika'ya gitsinler hiçbir yere sormadan, harita da vereceğim onlara; mümkün değil... Onun için, biz, hayvanlara hakaret etmeyelim lütfen ve hayvanlara çok daha saygılı olalım. Hayvanların korunmaya da ihtiyaçları yok bu manada; çünkü, etiyle, sütüyle, derisiyle, yumurtasıyla. canlarıyla, kanlarıyla bizlere hizmet eden, yük taşıyarak, sesleriyle bizlere hizmet eden ve karşılık beklemeyen, sadece sevgi ve sadece bir okşanma bekleyen bu canlılara, bizim çok daha saygılı olmamız lazım. Hiçbir hayvan, çok aç kalmadıkça, hiçbir kimseyi, hiçbir canlıyı öldürmez, hele insanları hiç öldürmez. Siz hiç, petrol için insan öldüren bir hayvan duydunuz mu?! Siz hiç, toprak kazanmak için insan öldüren hayvan duydunuz mu?! Siz hiç, altın için insan öldüren hayvan duydunuz mu?! Siz hiç, binlerce insanı, binlerce çocuğu, masum yavruyu anasız babasız bırakan hayvan duydunuz mu?! O zaman biz, insanlara "hayvan" derken, acaba insanlara mı hakaret ediyoruz, hayvanlara mı hakaret ediyoruz; ciddî olarak düşünülmesi lazım."
Evet sevgili okurlarım. Bizler büyük, mukaddes ve her attığı adımda birlikte yaşadığı tüm varlıklara hassas bir samimiyetle, vefa ile yaklaşan ulvi bir medeniyetin evlatlarıyız. Emrolunduğu gibi yaşayan hayvanata bırakın zulmetmeyi, onların isimlerini hakaret sıfatı olarak kullanmayı bile kendimize yakıştırmamalıyız. Bu vesile ile, çıkarılan ve geliştirilen yeni yasanın bir milat olmasını diliyor, hayvan haklarının insanlarca benimsenebildiği bir dünya diliyorum. "Dilsiz değil ama dillerini anlayamadığımız kardeşlerimizi" üzmeyelim. Ki onlar bir küçük lokmanın dahi hatırına bizlere, kapımıza ihanet etmezler. Şimdi sormak istiyorum: hangi hayvan Hiroşima ve Nagaziki'deki kadar insan öldürdü? Hangi hayvan Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Bosna'da, Mali'de öldürülenler kadar insan öldürdü? Hangi hayvan 50 özel harekat polisimizi aynı anda şehit etti? İnsan sıfatını taşıyamayan onca varlığa bir de "hayvan" diyerek hayvanlara hakaret etmemek gerektiğini düşünüyorum. Her mahlukat kendi içinde ayrı bir değer taşır. Eşref-i mahlukat olan "insana" da tüm canlılara karşı merhamet yakışır. Merhamet edene, merhamet edilir!
Sağlıkla kalınız..