10-15 yıl öncesine kadar Çeşme’ye gelmişken sörf öğrenmek, köy merkezinde kahve içmek ve yel değirmenlerini izlemek için uğranırdı Alaçatı’ya. O zamanlar bakımsız binalar ve sınırlı yatak kapasitesi olan tek tük oteller bulunuyordu. Süreç ilerledikçe Alaçatı Türk turizminin en büyük markalarından biri oldu. Marka olmak popülerliği de yanında getirdi. Tabii bu popülerlik asla Bodrum ve Çeşme’deki diğer beldeler gibi müdavimlerini küstürmedi; aksine daha da sahiplendirdi.
Alaçatı’nın, populizme rağmen bozulmamasındaki en büyük faktör ise mimari model ve işletmelerin uyguladığı doğru model. Hem popülerlik hem de bohem korununca herkesin kendine ait bir Alaçatı’sı oluştu. Bazısı dinlenmeye, bazısı eğlenmeye, bazısı sosyalleşmeye ve tabii ki bazıları da ‘piyasa orada’ diyerek buraya akın etti. Sadece 3000 yatak kapasitesi olan beldede haziran ortasında başlayıp ağustosun sonuna kadar yer bulmak imkansız hale geldi. Gerçek Alaçatı ruhu ise yaz sezonu bitiminde kendini belirginleştiriyor.
‘Yazlık’ gibi algılanmamalı!
Alaçatı, yazlık tatilcilerin uğrak yeri gibi algılansa da 12 ay yaşamaya çok müsait bir belde. Burası yazın en sıcak gününde bile sizlere denize girmek, havuzda keyif yapmak ve güneşlenmek için uygun bir tesis sunmaz. Alaçatı’nın ruhunu hissedecekseniz aslında hava durumu sizi en son ilgilendiren unsur oluyor. Çoğu mekân bu denklemi çözemeyip 1 Eylül’de apar topar kepenk indirirken bölgenin ruhunu anlayıp, geleceğe taşıyacak markalar 12 ay açık kalmayı seçiyor. Bu denklemi çözen mekânlardan biri ise Kafe Pi Grup’un açtığı Curcuna.
Otel bahane, eğlence şahane!
Curcuna’yı denklem ustası(!) fizikçi Engin Yaşar’ın kurucusu olduğu Kafe Pi Grup açtı. Hayatı ‘Pi’ye alın sloganıyla hepimizin kafasına yerleşen Kafe Pi! Curcuna açılalı sadece 5 ay olmasına rağmen Engin Bey ve ekibi Alaçatı’nın şifresini çözmekte zorlanmamış. Engin Yaşar sektörde eğlenmeyi en iyi bilen patronlardan. Eğlenmekten o kadar keyif alıyor ki bulduğu konseptlerde hep eğlendirmek ön plana çıkıyor. Ekibini de eğleneceği kişlerden seçmiş. Kurumsalın başındaki Kamil Karagöz geçmişte yeme-içme ve eğlence sektörüyle yaptığı stratejik işlerden elde ettiği tecrübeyi kuruma çok iyi yansıtmış. Kurulan ekipteki personelle yaratılan sinerji, hataları bile sempatik hale getirmiş diyebilirim.
Elif Dürüst’ten özel dekorasyon
Curcuna, alışılagelmiş Alaçatı’lı butik otel konseptinde gibi görünsede sıra dışı bir proje. 12 odalı bu keyifli otelde oda isimleri ise mekânın sevilen kokteylerinden almış. Odalardan birini ise Elif Dürüst’ün sahibi olduğu dekorasyon sitesi ‘altıncı cadde’ dizayn etmiş. Hem Curcuna hem de Elif Hanım’ın sitesi için güzel bir çalışma olmuş.
Grubun uzmanlığı olan ‘youth entertainment’(gençlik eğlencesi) konusundaki deneyimiyle otelin bahçesi eğlence merkezi haline geliyor. Rengarenk dekorasyonuna rağmen oldukça sade bir his uyandıran bahçede masalar havuzbaşının çevresine konumlandırılmış. Havuzun içerisinde ise eski model bir Volkswagen kaplumbağa duruyor. Bu arabanın farlarından çıkan sarımtırak ışık ise havuzu renklendiriyor. Kış boyunca haftasonları burada barbekü eşliğinde partiler yapılacak. Bunun yanı sıra meşhur köy kahvaltısı da cabası. Kötü havalar için ise kapalı güzel bir alan hazırlanıyor. 2-3 haftaya hazır olacağını tahmin ediyorum.
Ekimin ilk haftasında güneşi yakalamışken son bir kez denize girmek istedik. Aya Yorgi’deki tüm mekânlar yaz sezonu bitiminde kapattığı için fazla bir alternatif yok. Paşalimanı’ndaki Aquente hem denizi hem de sıcak havuzuyla oldukça keyifli oldu. Mekân sonbahar boyunca hafta sonları hizmet verecekmiş. Yine de gitmek isteyenlerin telefonla teyit almalarını öneriyorum.
Altuğ kardeşlere Çöteli imzası
Alaçatı’nın bu yıl parlayan bir diğer noktası ise Double. Emre Altuğ ve Los Angeles’ta yaşayan ağabeyi Ahmet Bey’in açtığı By Sako Otel’de bulunan Double, kış boyunca açık kalma kararı aldı. Double’ın başarısı ise konsept ve müziğin uyumundan geçiyor. Mekân sahibi ülkemizin yetiştirdiği en iyi müzisyenlerden biri Emre Altuğ olunca müziklerde seçmece olmuş. Tamamen 90’lardan 2004’e kadar olan zaman diliminde yapılmış Türkçe pop şarkılar eşliğinde doğru ambiyans oluşturulmuş. Double’da bu ambiyansı yaratan konsept ve kalifiye personelin altında ise Cenk Çöteli’nin imzası var. Nişantaşı Kav Butik’te geçtiğimiz yıl güzel işler yapan Çöteli aynı konsepti Double’da da başarıyla uygulamış.
Anthony Bourdain gelebilir
15 yıldır ünlülerin şehri Los Angeles’ta yaşayan Ahmet Altuğ tam bir Alaçatı sevdalısı. Bölgede Amerika’dan turistin az olduğunu belirten Ahmet Bey dostları vasıtasıyla dünyaca ünlü gezgin aşçı Anthony Bourdain’i getirmek istiyor. Bourdain’in yazdığı her kitabı okuyup, tüm TV programlarını defalarca izleyen biri olarak bu habere çok sevindim. Daha önce İstanbul’da uzman olmayan kişiler tarafından gezdirilip, yanlış yerlere götürülen Bourdain, Alaçatı’ya gelip doğru kişiler tarafından gezdirilirse dünyada müthiş bir tanıtım olur.
Alaçatı’da önümüzdeki sezona hazırlıklarda yavaş yavaş başlamış. Genelde Köy merkezi dışında cumbalı taş evler peynir ekmek gibi satılırdı. Bu yıl köy merkezinde bulunan Hacı Memiş’te Alphan Veryeri 5 tane birbirinden lüks taş ev yapıyor. Evlerin hepsi projeden satılmış. Satın alan isimler arasında sporcu ve CEO’lar da bulunuyor. Pahalılığından şikayet edilen Alaçatı restoranlarının fiyatları yaz sezonu bittiği için normale dönmüş. Tabi bunu “Alaçatı’nın Lucca’sı” Köşe Kahve için söylemek pek mümkün değil.
Alaçatı’da bu mevsim çok keyifli olsa da bölgedeki altyapı sorununa da dikkat çekmek istiyorum. Geçtiğimiz salı günü yağan yağmurda sokaklarda yürümek oldukça zorlaşmış. Toskana’ya rakip olduğunu düşündüğüm bölge turizmin şampiyonlar ligine oynuyorsa bu sorunları çözmeli.