Mesleğin ilk yıllarında tanıdım Şakir Bey'i. Soyadından dolayı çekinerek, sonradan gereksiz olduğunu anladığım bir korkuyla yaklaştım kendisine uzunca bir süre. Zaman içinde tebessümü, hitap tarzı, giyimi kuşamı derken dilimde Şakir Bey devam etti ama O çoktan Şakir Ağabey'di içimde. Yıllar geçtikçe çok daha iyi anladım Şakir Bey'in ve yaptıklarının değerini. Parasını pulunu bir kenara koyun bir ömrü, bir şehre değer katmaya adamak... Her yıl o değeri bir adım ileriye taşıyabilmek için çalışmak, çalışmak...
Şimdi bayrak Bülent Eczacıbaşı'nda ve bu sene bir kez daha İKSV'ye Eczacıbaşı Ailesi'ne en önemlisi de amcasının anısına yakışır bir işe daha imza attı... Dünyanın önemli değerlerini, dünyanın en güzel şehrinde bizlerle buluşturdu. Her yıl dünyadaki yerini bir kat daha sağlamlaştıran İstanbul Caz Festivali 18.'sini de tamamladı. İKSV'ye, festivalin tüm sponsorlarına, emeği geçen ve Paul Simon konserini protokolde değil, halkın içinde izleyerek bir kez daha mütevaziliğine şahit olduğumuz Bülent Eczacıbaşı'na yürekten tebrikler ve teşekkürler. İyi ki varsınız.
Sema, Genco ve Kültür A.Ş.
Sema Moritz eşsiz bir sestir. Ne söylerse söylesin, sesi alır yıllar öncesine götürür sizi... Dingin bir ortamda ruhunuzu dinlendirmek için kullanabileceğiniz yegane terapi öğesidir... İmza attığı her iş, hedef kitlesine tam olarak ulaşmış, yüksek kalitede işlerdir. Şimdi de 'İstanbullu Efsane Hanımların Dillerindeki Şarkılar' adlı albümle huzur dağıtmaya geliyor. Albüm tek kelimeyle 'enfes'. Osmanlı'nın son döneminde Levanten ve gayrimüslim azınlıkların da müziğe dahil olmasıyla başlayan ve cumhuriyetin kuruluşunu takiben 40'lı yıllara kadar devam eden bir modanın günümüz müzikseverlerince keşfedilmesini amaçlayan çalışmada Genco Arı imzası var. Genco Arı, 2000-2001 yıllarından bu yana uzaktan uzağa takip ettiğim bir müzik dahisi. Bu işte de döktürmüş. Bu eserlere ancak böyle hakları teslim edilebilirdi. O duru düzenlemelerin, katıksız müziğin insanın içine işlemesinde payı büyük. Son olarak işi bize ulaştıran İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş; çok önemli ve özel bir iş sunmuşsunuz. Tebrik ederim. Alkışlar hepinize.
Diyar Pala diye bir çocuk...
Şarkının adı 'Pompalamasyon'... 'Ne kadar avam' diye düşünüyorsunuz belki siz de benim gibi. Bir süre önce Okan'ın (Bayülgen) programında yarım yamalak izlemiştim. Sonra Erol Köse'yle yaptığımız bir telefon konuşmasında laf Diyar'a geldi. Doktor, 'Yollayayım bir dinle' dedi ve hemen yolladı albümü. Ben de oturup dinledim. İlgimi çekti, biraz da bilgi sahibi olayım diye başladım internette gezinmeye. Meğer çocuğu zaten seven seviyormuş. Videoları yüz binler tarafından tıklanmış. Sadece kendi sitesinde, şarkıları 2 milyon 800 binden fazla dinlenmiş. Alternatif, R&B, hip hop yapıyor. 2006'dan bu yıla, 11 ayrı prodüksiyonla çıkmış dinleyicinin karşısına. Müziği çok keyifli. Dilinize bir anda dolanıveriyor şarkıları. Pompalamasyon'da Mercan ve Sultana da var. Sözleri başlarda biraz tuhaf gelse de, düşünüyorum da aynı tarzda İngilizce albümlerde, daha sertleri havada uçuşuyor. Bu biraz da tarzın içinde barındırdığı felsefeyle alakalı. Özetle; Diyar Pala kaliteli ve güncelliğin de önünde soundlar içeren başarılı bir iş yapmış. Dinleyin derim.