Milletvekillerinin hiçbir konuda uzlaşamazken kendi çıkarları için bir araya gelebilmeleri ve ışık hızıyla dev kıyakların altına imza atmalarına şaşırdık mı?
Ben şahsen hiç şaşırmadım.
Nitekim şaşırmamamız gerektiğini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptığı açıklamayla ortaya koyuyor;
"Unutmayın ki bundan 5-6 ay önce yine Meclis'te bütün partiler arasında bir konsensüs oluşmuş, milletvekillerinin maaşları ve sağlıkla ilgili konularda Sosyal Güvenlik Kanunu'nun bir maddesinde değişiklik yapılmıştı. İşin içerisinde CHP, MHP, AK Parti ve BDP 'evet' dediğine göre Meclis'te böyle bir uzlaşmanın, oydaşmanın meydana gelmiş olması herhalde önemlidir. Bakınız o gün yapılanlardan bugün bir tek eleştiri bile kalmadı, bugün getirilmek istenen de bugün eleştiriliyorsa yarın unutulacak demektir."
Yani "Nasıl olsa konuşup konuşup unutacaksınız. Sessiz sedasız biz kanunu geçirelim. Gerisi mühim değil" diyor.
MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri "Kütahya'ya gidiyorduk, araç biraz hızlı gidiyordu, iki milletvekili vardı. Polis durdurdu 'radara yakalandınız' dedi. Şoför 'araçta milletvekili var' dedi. Polis, emir komuta içerisinde 'ruhsat, ehliyet' dedi, biz de bu tavrından rencide olduk. Bize daha kibar davranabilirdi" diyerek neden kendilerine imtiyaz istediklerini savunuyor.
"Atanmışlar ve seçilmişler arasında bir eşitsizlik oluyor" savıyla kendilerini en az 15-20 yıl devlet hizmetinde bulunmuş genel müdürlerle karşılaştırıp kendilerini eşitlediklerini söylüyorlar. Aynı hakları isteyenin görev süresi ise 4 yıl.
Yani neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
Milletvekilinin gözünün sağa sola kaymaması için bu tür imkanların verilmesini savunmak en basit tabiriyle saflık gibi görünüyor.
Bugün vekil olabilen isimlerin geçmişlerine baktığınızda büyük bir kısmının varlıklı olduğunu görebiliyorsunuz.
Varlıklı olmayanlar da vekil olabilmek büyük "yatırım" yapıyorlar.
Yaptıkları yatırımın karşılığını alabilmek için de böyle yasalar çıkarıyorlar.
Hem madem "gözü sağa sola kaymasın" diye birileri için böyle imkânlar sağlayabiliyoruz, niye bunu öncelikle adalet dağıtan savcılar, hakimler için yapmıyoruz?
Öncelik onlar da değil mi?
Hangi açıdan bakarsak olmuyor işte.
Kaldı ki vekil olarak görev yaptıkları sırada sahip oldukları hakları ömür boyuna çevirmenin amacı nedir?
Böyle bir hakkın bize veya devlete ne faydası olacak?
Ömür boyu diplomatik pasaport mesela?
Bir dönem vekillik yapmış birinin yıllar sonra vize işleriyle uğraşmaması ve pasaport kuyruğunda beklememesine yaramak dışında ne işe yarayacağını söyleyebilir misiniz?
4 yıl vekillik yapmış biri ve onun tüm ailesinin ömür boyu sağlık masraflarını karşılamak niye?
Bugün vatanı için canını vermiş ve şehit olmuş bir insanın ailesine 60 bin TL tazminat ödenirken vefat eden vekilin ailesine 120 bin TL ölüm tazminatı ayıp değil mi?
Ayrıca koskoca TBMM Başkanı'nın işi gücü bırakıp bu yasa değişikliğine destek versin diye liderleri arayıp ikna etmesi ne oluyor?
Tüm bu soruları sorduğumuz bir ülkede bu yasa değişikliğinde itiraz etmeyeceğimiz tek madde olan "Vekillerin protokoldeki yerinin öne alınması" ne işe yarayacak sizce?
Törenlerde ön sıralarda olmak mı önemli?
Siz eğer bu değişiklikleri yasalaştırırsanız ön sıralarda olmanız pek hayrınıza olmayabilir değerli vekiller.
Halkın size nasıl baktığını daha net görürsünüz çünkü.