Dinleyenler ve okuyanlar bilir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı kıyasıya eleştiren biriyim.
Bu nedenle mahkemelik bile olduk. Ama asla kendisinin kişiliğine dair bir yorumda bulunmadım bugüne kadar.
Yaptığı iş ve üstlendiği görevde yaptığı yanlışlarla ilgili konuştum, eleştirdim.
Konu kimi zaman metrobüs oldu, kimi zaman açıldığı her semtte kollanan muhallebicileri.
Tüm bunlara rağmen Topbaş’ın benimle ilgili kişisel hiçbir yorumu olmadı. Kraldan çok kralcıların ki genelde sorun onlardan çıkıyor, yaptıkları bazı yanlışların haricinde (Murat Kazanasmaz’ın benim radyo programıma çıkmasının yasaklanması bunlardan biridir) başka bir sorun yaşamadık. Ama ne zaman Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek ile ilgili bir yorum yapsam, gazetede birşeyler karalasam hemen bir saldırı başlar.
Gerek sosyal medya üzerinden, gerek mail yoluyla “Gökçek sevenler” tarafından epey hakarete maruz kalırım.
Hatta bir keresinde kendisiyle bir telefon görüşmemiz olmuş, kendisi beni dinlemeyip sadece bağırınca telefonun diğer ucunda, kapatmak zorunda kalmıştım.
Son 20 gündür yaşanan olaylara ve yaptıklarına bakınca iki Büyükşehir Belediye Başkanı arasındaki farkı çok daha net görebiliyorum.
Gezi Parkı Direnişi başladığı günlerde “İstesek hepinizi tükürükle boğarız” diye attığı provokasyon içerikli twitlerden tutun, Ankara’da Ethem Sarısülük’ün vurulduğu yere astırdığı polise teşekkür eden pankarta kadar bu süreçte nasıl bir yönetici, nasıl bir insan olduğunu çok net ortaya koymuştur Melih Gökçek.
En son geçtiğimiz gece katıldığı bir televizyon yayınında Ethem Sarısülük’ün polis kurşunuyla öldüğü iddialarının provokasyon olduğunu iddia edip atılan taşla yaralandığını söyledi.
Ve dün yapılan otopsiyle Ethem’in başına isabet eden kurşun sebebiyle öldüğü kesinleşti.
Şimdi kim provokatör?
İkisi de belediye başkanı...
İkisi de insan...
Bir Kadir Topbaş’ın sürecin başından beri yaptığı açıklamalara bakın bir de Melih Gökçek’in.
Kadir Topbaş’ı başında olduğu kentte yapılacak bir düzenlemeyle ilgili yeteri kadar sesini çıkarmamakla suçlayabiliriz.
Gerçekten de Başbakan’ın emirleri ve kararları altında ezilmiştir kendisi.
Adeta bir etkisiz eleman durumuna düşmüştür.
Buna rağmen yaptığı açıklamalarda ortamı gerginleştirmemeye dikkat etmiş, elinden geldiğince sorumlu davranmıştır.
Melih Gökçek ise durumdan vazife çıkarıp Başbakan’ın karşılanması ve dün yapılan miting organizasyonlarındaki başarısı sebebiyle yeniden aday gösterilecektir muhtemelen Ankara’da.
O zaman bize #diranankara demek düşer.