Habercilikten ve haber olandan kendini uzaklaştırmış medyamızın en önemli işlevlerinden biri de, 'emekçileri' görünmez kılmasıdır.
Toplumsal olana arkasını döndüğü yetmezmiş gibi, 'kamusal olan ne varsa' ayıklayıp temizlediği sayfalarıyla size emekçilerin 'yaşamadığı' bir dünyayı dayatır.
Bu görünmez kılınmış, sesi duyulmayan milyonlarca insan, kamuoyu algısında 'özne' olmaktan çıkartılalı epey olmuştur.
Biz de kabul etmiştik ki; piyasacılığı koruyucu, filtre ve sansür mekanizması oluşturmak hakim medyanın asli görevlerindendi.
Elbette emekleriyle çalışanların hak ihlallerinin, toplu işten çıkartmaların, direnişlerin haber niteliği taşımamasının altında muhakkak ki medyanın sosyal haklarından muaf ucuz emek çalıştıran sektörlerin başında gelmesi yatıyordu.
Nitekim yeni yılın ilk haftasında da ülkemizde yaşanan işçi kıyımı, kamuoyunun gündemine bile girememişti.
Yani taşeron işçi olmanın yeni yılın ilk gününde geçmiş yılın lüzumsuz atığı diye kapının önüne bırakılmak olduğu yine gizlenmişti.
Mesela 2011 yılının son günü İstanbul İl Özel İdaresi'nin 4 bin temizlik işçisinin işine son verildiği ve bu çalışanların ilköğretim okulu müdürlükleri tarafından işe alınmasına rağmen taşeron firmada çalışıyor diye gösterildiği haberine rastlayamadık.
Birgün Gazetesi'nden Burak Öz'ün haberinde, çalışan başına İl Özel İdaresi'nden 1800 TL aldığı iddia edilen firmanın 10 milyon liranın üzerinde haksız kazanç elde ettiğini öğrendik.
En müreffeh havaalanı seçilen Sabiha Gökçen'den 3 Ocak tarihinde daha toplu iş sözleşmelerinin imzası kurumamış 550 işçi topluca işten çıkartıldı.
Yine 29 Aralık'ta Beşiktaş Belediyesi'ne bağlı Beltaş'ta 178 taşeronun iş akitleri feshedildi.
Ama 2011 yılında Genel-İş'e üye olan işçilerin Beltaş önündeki direnişi sonunda 135 işçi sendikalı olarak işlerine geri döndü.
Bu hafta Bolu'nun Gerede İlçesi'nde Tabakhaneler bölgesinde kimyasallarla kaplı ortamda zararlı koşullarda günde 14 saat çalışan, sigortasız işçiler, iş koşullarının düzeltilmesi talebiyle iş bıraktı.
180 fabrikada 2 bin 500 işçinin 800'ünün sigortalı çalıştığı bölge aynı zamanda çevreye yaydığı kirli atıklarıyla da biliniyor.
Ama ülke namına asıl sorun işçilerin Gebze İlçe Merkezi'ne yürüyüşe kalkışması oldu. Bibergazı ve copla engellenen işçilerden 16 tanesi yaralandı ve gözaltına alındı, deri işçilerinin direnişi büyüyerek sürüyor.
Samsun Gazi Devlet Hastanesi'nde Dev Sağlık-İŞ'e üye oldukları için işten çıkarılan taşeron sağlık işçileri, hastane bahçesinde tam 344 gündür direnişlerine devam ederken bir yandan da 'bölücü unsur' diye karalamalara karşı mücadele ediyorlar.
İzmir'de 1 Ocak'ta Billur Tuz sendikal faaliyette bulunan 47 işçisini işten attı, işçiler işe iade davası açarken fabrika müdürü bile taşeron firmada çalışıyor gösterilmişti...
Tuzla Tersanelerinde ELTA Elektrik'in işten çıkardığı 26 işçi, CHP'li Maltepe Belediyesi'ndeki 400 taşeron işçi 'artık yeter biz de insanız' diyerek haklarını alana kadar 'sınırsız süre' direneceklerini söylüyorlar...
Bu haberlerin bazılarına steril ifadelerle küçücük kutulara tıkıştırılmış halde çok düşük bir ihtimal ama belki hakim medyamızda rastlamış olabilirsiniz. Ama 2012'de gelen iş hayatını köklüce değiştirecek yasal düzenlemeler gösteriyor ki, 2013 yılına istihdam bürosunun kiraladığı, taşeron kimlikle girme ihtimalinden ne kendiniz ne çocuğunuz adına hiç uzak değilsiniz...Yukarıda bahsi geçen ve bizlerin zihinlerinin kayıt alanına giremeyen, tarih dışı ilan edilmiş emekçilerin çalışma koşulları, maalesef önümüzdeki yıllarda herkesi bekleyen çalışma hayatını resmediyor..
Esnek çalışma modelleri, bölgesel asgari ücret, kıdem tazminatın fonlaşması, istihdam büroları kimler için düzenleniyor sanıyorsunuz?..