Bugün Özden Örnek'in ve Mustafa Balbay'ın günlüklerinde ve Ergenekon davası sürecinde ortaya çıkan ifadelerde net bir şekilde görüyoruz: 2003-2004 döneminde AK Parti iktidarından rahatsız olan ordu içindeki bazı çevreler iktidarı devirmek için türlü türlü planlar içindeler. Ancak hala o süreçle ilgili bilmediklerimiz var. Bunlardan bir kısmını Turkish Daily News'ın eski sahibi İlnur Çevik'ten dinledim. Çevik'le geçtiğimiz hafta Beyaz TV'deki programda bir araya geldik. Orada 2004 yılında yaşadığı bir olayı tanıklar göstererek anlattı. İlnur Bey'in anlattıkları çok vahim.
***
'Yıl 2004. Talabani haber gönderdi: Çok önemli şeyler var, görüşelim. Cengiz'le (Çandar) Süleymaniye'ye gittik. Ramazanın başlamasına birkaç gün var. Bize dedi ki Öcalan'ın Kandil'e geçtiği talimatları bizim istihbarat yakaladı. Diyor ki Öcalan 'AK Parti güçlendi. Kemalist güçler buna engel olmalı. Yeniden Türkiye'ye saldırıları artıralım.' Yani terör tırmanacak. Bunu lütfen Başbakan'a iletin. Biz Başbakan'ı destekliyoruz.'
***
Görüşmeden çıktık. Başbakan'a gideceğiz ama bu bilgileri teyit ettirmeliyiz diye düşündük. Ben Erbil'i aradım. Neçirvan'a (Barzani) gelmek istediğimizi söyledim. 'Hemen gelin, yurtdışına gideceğim sizi bekliyorum' dedi. Bir araya geldik, Talabani'nin söylediklerini ona aktardık. 'Az bile söylemiş. Öcalan diyor ki Nakşibendiler hem Türkiye'yi (AK Parti'yi kast ediyor-n.a) hem de Erbil'i (Barzaniler Nakşibendi) ele geçirdi. Buna karşı yekvücut olmalıyız. Askerler bu işin içinde. Hükümetin güçlenmesini istemiyorlar. Terör tırmansın, biz devreye girelim diyorlar.'
SINIRLARINIZ KEVGİRE DÖNMÜŞ
Neçirvan'dan da kuvvetli bir teyit alıp Ankara'ya döndük. Başbakan'dan randevu aldım. O randevudan bir gün önce İngiltere Büyükelçisi Peter Westmacott aradı. Yakın dostumdur. 'Bir yemek yiyelim' dedi. Buluştuk. Bana ilk söylediği şuydu: 'Sizin sınırlar kevgire dönmüş. Türkiye'ye yoğun PKK'lı geçişleri var. Haberin olsun.' Ben de bunun üzerine Talabani ve Barzani'nin anlattıklarını Westmacott'a aktardım.
***
Bu bilgiyi de aldıktan sonra Başbakan'a çıktım. Duyduklarımı anlattım. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Savunma Bakanı Vecdi Gönül'le de bilgileri paylaştım. Vecdi Gönül bunları Genelkurmay Başkanı'na da aktarmamız gerektiğini söyledi. Aktardık. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök 'Söylediklerinizden haberim yok ama askerin içindeki bazı unsurlar bunu yapmış olabilir' dedi. Ben de bunun üzerine Daily News'ta 'Birileri kapıları açık bırakmış' başlıklı bir yazı yazdım. Sonrasında ise yazılarım kesildi, medyadan çekildim. Bence askerin talimatıyla benim üzerimi çizdiler.
***
İlnur Çevik'in anlattıkları bunlar. Öcalan'ın Genelkurmay'ın bazı unsurlarının işbirliğiyle terörü tırmandırma hazırlığında olduğunu Talabani ve Barzani öğreniyor, bunu Türk Hükümeti'ne bildirmek için Çevik ve Çandar'dan yardım istiyorlar. (Hatırlayalım, o dönem Barzani ile ilişkiler bugünkü gibi değil. Öyle karşılıklı görüşüp anlatacak bir durum yok.) PKK'nın kendilerinden de rahatsız olduğunu görüyorlar. Bu bilgi Kandil talimatlarından elde edilmişken İngiliz büyükelçi sınırlardan yoğun PKK'lı geçişleri olduğu bilgisini veriyor. Genelkurmay başkanı ise 'ordu içinden birileri buna göz yumuyor olabilir' diyor.
***
Bu vahim hikaye AK Parti'yi devirmek için çalışan ittifakın ne kadar geniş ve ne kadar acımasız olduğunu gösteriyor... Acaba Başbakan bu bilgiyi ilk kez İlnur Çevik'ten mi duydu? Yoksa başka kanaldan da istihbarat geliyor muydu? Hilmi Özkök bu bilgiyi alınca kurum içinde engellemek için bir şey yapabildi mi? Bugün biliyoruz ki Özkök sivil iradeye saygılı olduğu için hiç sevilmeyen bir komutandı. Hatta daha sonra emniyet istihbarat 'Hilmi Özkök'ü öldüreceklerdi, biz önledik' demişti. Yukarıda anlatılanlar PKK ile TSK'nın korkunç bir ittifak içinde olduğuna işaret ediyor. Hem de tanıklar ve somut kanıtlar göstererek...