Her şey sevmekle başlar. İnsana bilmediklerini öğretenin okundukça sadrı genişleten kelimelerini sevmekle. Buğdayın toprağa ilk düştüğü yeri, Anadolu'yu ve onu bir ana gibi kucaklayan Bereketli Hilal'i, Dicle'yi, Fırat'ı sevmekle.
Seven korur. Sevmekten nasibi olmayanlar ne bilsin bunu?
Bugünden itibaren gazetemiz Akşam'dan ulaşacağım sizlere. Sevdiklerini korumanın destansı mücadelesini vermiş olan bir gazeteyle. Çünkü Akşam, 1918'de ülkemiz işgal altındayken hüznünü kalbine gömüp direnmeyi seçen Kuva-yı Milliye'nin sesi olarak kurulmuştu. Aradan geçen bunca yıl sonra bir gazetenin yine aynı mevzide durabilmesi ne güzel.
Bugün neredeyse her siyasi parti, toplumsal meşruiyetini sağlayabilmek için Kuvvacı olduğunu iddia ediyor. Peki, bu iddia ne kadar gerçek?
Kuvvacı olmak, Akdeniz'i masmavi bir vatan kılabilmektir. Trablusgarp'tan başlatabilmektir vatan müdafaasını, tıpkı 1911'de olduğu gibi. Aradan geçen bir asır sonra Libya'da meşru hükümeti sömürgecilerin ve taşeronlarının elinden kurtarabilmektir. Meydanlarda kalpakla dolanıp, Meclis'te "bölücülerle" birlikte Libya tezkeresine "hayır" diyenlerin Kuvvacı olmaları mümkün müdür?
Ege'de bir oldubittiyle bedenimizden kopartılan adaların etrafında, düşmanın namluları üzerimize çevriliyken kendi ürettiğimiz gemilerimizle süzülebilmektir Kuvvacı olmak.
Sadece bu topraklara değil, boynundaki demirden halkayı, ayağındaki paslı prangayı söküp atmak isteyen Afrika'ya umut olabilmektir. İşte bu yüzden Somali'den Angola'ya; Sudan'dan Nijerya'ya tüm kıtada, yolu yeniden gözlenir olmadı mı ay yıldızın?
Türkiye son 20 yılda kara talihli kıtadaki büyükelçilik sayısını 12'den 43'e, ticaret hacmini 5 milyar dolardan 25 milyar dolara, hayata geçirilen proje miktarını ise 2 milyar dolardan 87 milyar dolara bu bilinçle çıkardı.
Kıbrıs'ta, Ege'de, Doğu Akdeniz'de Yunan tezlerini dillerinden düşürmeyenlerin başında nasıl da sahte duruyor o kalpak! Ortadoğu'yla ilgili tek bir gerçekliğe vakıf olunmadan yazılan stratejik derinlik kör bir çukura dönüşürken, başa geçirilen o kalpak sahte yüzleri Kuvvacı yapabilir mi?
Kuva-yı Milliye bir vizyon meselesidir. Sömürgecilerin tehditlerine aldırış etmeden, Karadeniz'de doğalgaz çıkartabilmenizi sağlar. Musul'u Kerkük'ü sinsice sınırlarımızın dışında bıraktıranların şaşkın bakışları altında denizin tabanına 170 kilometre boru hattı döşeyebilmeniz bu sayede mümkün olur. Karabağ'dan Ukrayna'ya dünyanın kaderini değiştiren SİHA'ları ancak bu vizyon üretebilir.
Kuva-yı Milliye ülkemizin bağımsızlaşması yolunda adeta bir reçetedir. Bu yüzden karşısında tüm sahte sözler anlamını yitirir. Kıtalar dolaşır o kalpak: Bir gün Şeyh Şamil'in başında zuhur eder, diğer gün Ömer Muhtar'ın Nene Hatun'un. Gerçek sahibini asla şaşırmaz. Tıpkı 15 Temmuz gecesi şaşırmadığı gibi.