Türkiye’nin seçim atmosferine girmesinin ardından uluslararası çevrelerin elindeki en büyük koz ekonomik şantajdı. Tanka topa, kanlı terör saldırılarına göğüs geren bu milletin, ancak ekonomideki operasyonlarla diz çökeceğini varsayıp, planlarını ona göre yaptılar.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere ekonomi yönetimi bu saldırıya dünden hazırlıklıydı. Zira 9 ve 16 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında Beştepe’de düzenlenen toplantılarda, şantajı göğüsleyecek araçlar masaya yatırıldı ve bir takvim belirlendi.
İç cephede bu tahkimat yaşanırken, ‘oyun kurucular’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Londra ziyaretindeki konuşmasını bahane ederek kur şantajını hızlandırmak için düğmeye bastı.
Üstelik benzer açıklamaları defalarca yapmış olmasına rağmen... Ardından kur, tüm aklı başında ekonomistlerin de analiz ettiği gibi bir merkezden tarihin en yüksek seviyesine ulaştırıldı. Tabii o suni pompalamaya, içerdeki kriz tellalları “Battık, bittik, ekonomi uçuruma gidiyor” söylemleriyle rüzgar taşıdı.
Türk ekonomisinin kağıttan kaplan olmadığını gösteren hamleler ise bu aşamada geldi.
Merkez Bankası, elindeki araçları belirlenen takvime ve ihtiyaçlara göre devreye soktu.
Piyasadaki döviz miktarını artıracak önlemler, faiz politikasında sadeleştirmeye gidilmesi bu araçlardan birkaçıydı ve zamanında masaya sürüldü.
27 Mayıs günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yatırımcı ve bankacılarla iftarda bir araya gelen Mehmet Şimşek ve MB Başkanı Murat Çetinkaya, alınan önlemler ve olası hamlelerle ilgili bilgi verdi. İki isim, bir gün sonra da finans merkezi olan Londra’ya uçarak, benzer bilgilendirmeyi uluslararası aktörlere yaptı.
Bu özeti şunun için geçtim;
Bir saldırı vardı, Türkiye bu saldırıya karşı önlemlerini geliştirdi, ardından da piyasaya kendini iyi bir şekilde anlattı. Yani Londra’ya giden o uçakta olan kişinin ismi değil, Ankara’nın bu konudaki akılcı tutumu piyasanın ateşini düşürdü.
Mehmet Şimşek değil, asgari piyasa dinamiklerini bilen herhangi biri de gitseydi, sonuç aynı olacaktı!
Günlerdir kimi çevrelerde estirilen “Erdoğan batırdı, Şimşek gitti düzeltti” rüzgarının da en az kur saldırısı kadar balon olduğu yukarıda yazdıklarımla net şekilde anlaşılacaktır. Şimşek elindeki sihirli değnekle değil, bu ülkenin sağlam liderliğinin ve o liderin dirayetinin ortaya koyduğu politikalar sayesinde gezisinden sonuç alarak döndü.
Bu gerçeği görmezsek, gelecekteki benzer saldırıları göğüslemede zaafa uğrayabileceğimizi hatırlatmak isterim.