Geçtiğimiz günlerde basında vergi levhasının kalkacağına yönünde haberler yer aldı. Haberlere göre; kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması ile ilgili tasarıya, vergi levhasının kaldırılması yönünde hükümlerin de girmesi söz konusu olacakmış. Halen TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülen tasarıya, vergi levhasının kaldırılması yönünde bir madde eklenmesi için bir önerge verilmiş ve bu önerge değerlendirmeye alınmış. Biz de çorbada tuzumuz olsun diye konuyu ele alalım istedik.
VERGİ LEVHASININ İŞLEVİ
Vergi levhası asılma zorunluluğu, 2365 sayılı Kanun'la 1981 yılında getirilmişti. Bu zorunluluğun getirilmesinin temel amacı, mükellef üzerinde psikolojik baskı yaratarak yüksek vergi ödemesinin sağlanmasıydı. Vergi levhası işletmenin görünür yerine asılacak, işletmeye girenler de vergi levhasını rahatlıkla görebilecekler. Böylece, az vergi ödeyen ya da hiç vergi ödemeyenler üzerinde baskı oluşacak ve daha yüksek matrah beyan etmeye yönelecekler. Beklenti buydu.
Bu beklenti, değer yargılarıyla ilişkili olarak gündeme geldi. O dönemlerde, az vergi ödenmeye çalışılması genel olarak hoş karşılanmıyordu. Böyle bir ortamda az vergi ödeyen ya da zarar beyan eden işletmenin müşterileri ve ilişkide bulunduğu diğer kimseler tarafından ayıplanması, hatta boykot edilmesi söz konusu olabilirdi.
DEĞER YARGILARI DEĞİŞTİ
Türkiye 80'li yıllarda ciddi bir değişim ve dönüşüm sürecine girildi. Bu süreçte, değişim sadece ekonomik model konusunda gerçekleşmedi. Topluma sürekli tüketim yapması, amaca ulaşmak için her yolun mubah olduğu yönünde görüşler pompalandı. Öyle bir noktaya ulaşıldı ki, yetkililerin ağzından 'benim memurum işini bilir' tarzı vecizeler duyduk. Bütün bunların sonucunda değer yargılarında da değişiklikler ortaya çıktı.
Dolayısıyla, bir işletmenin vergi levhasını görenler, az vergi ödendiğini ya da hiç vergi ödenmediğini gördüklerinde, artık ayıplamıyorlar. Tersine, 'işini biliyor' veya 'uyanık adam vesselam' benzeri nitelemelerde bulunuyorlar.
MALİYE SICAK BAKMIYOR
Haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla, vergi levhasının kaldırılmasına Maliye sıcak bakmıyormuş. İlgililer, mükellef ile vatandaş arasında güven unsuru olarak kabul edilen vergi levhasının kaldırılmasının kayıdışı ile mücadeleye darbe vuracağını düşünüyormuş. Adı açıklanmayan bir yetkili; tüketicinin alışveriş yaparken vergi levhası olan yerlerden gönül rahatlığıyla mal alabildiğini söyledikten sonra, 'Vergi levhasının kaldırılması halinde sistemin dengesi bozulacak. Herhangi bir alışveriş sonrasında fiş alan vatandaş aldığı faturayı vergi levhası ile de karşılaştırabiliyordu. Eğer verilen önerge yasalaşırsa tüketici belge düzenlense dahi hangi firmadan alışveriş yaptığını bilemeyeceği için karşılaştırma yapamayacak. Bu da işletmeleri kayıt dışı çalışmaya itebilir. Kanuna aykırı belge düzenlenmesinin yolunu açabilir.' demiş.
Kusura bakılmasın ama sormadan yapamayacağız: 'Vergi levhası ile aldığı fişi karşılaştıran kaç tüketici vardır acaba?' Dahası, fatura, fiş ve benzeri belge almamanın pazarlık unsuru olarak kullanıldığı bir ortamda bu gerekçe bize inandırıcı gelmiyor.
Trilyonlarca liralık harcama yapanlara paranın kaynağının sorulamadığı bir vergi sisteminde vergi levhası asılsa da, asılmasa da değişen bir şey olmaz. Yani, kayıtdışı ekonomi ile mücadele bakımından vergi levhasının ciddi bir işlevi yok. Kayıtdışı ekonomi ile mücadele etmenin yolları belli. Bunun için özel olarak araştırma yapılmasına gerek yok. Gelişmiş ülkelerin uyguladığı yöntemlere bakıldığında nelerin yapılması gerektiği kendiliğinden ortaya çıkar.
İsteğe bağlı prim borçlarında yeniden yapılandırma
Yazılarınızla bizleri bilgilendirdiğiniz için öncelikle çok teşekkür ediyorum. 1994 ila 2003 yılları arasındaki döneme ilişkin isteğe bağlı sigorta prim borçlarımı 4842 sayılı Kanun kapsamında ödedim. Ancak 2003-2004 arası 12 aylık bir süreyi ödeyemedim. 2005 yılından itibaren ise yine düzenli prim ödemem devam ediyor.
Sorum şu: 2003-2004 yılları arasında ödeyemediğim ve 4842 sayılı Kanun hükmüne göre hizmetten sayılmayan bu süreyi, 2010 yılı sonunda çıkması planlanan kanuna göre borçlanma veya ihya etme imkanı olacak mı? Abdullah Bayın
Tasarının mevcut halinde, geçmiş yıllarda primi ödenmediği için sigortalılık süresinden sayılmayan isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin ihya edilmesine ilişkin bir hüküm yok. Tasarıda, 2010/Haziran ve önceki aylara ilişkin olup yapılandırma Kanununa göre belirlenecek olan başvuru tarihi itibariyle ödenme imkanı ortadan kalkmamış (ait olduğu aydan itibaren 12 aydan fazla süre geçmemiş) olan isteğe bağlı sigorta prim borçlarının yeniden yapılandırılması öngörülüyor.
Hibrit rejim
THE Economist dergisinin 'Dünya Demokrasi Endeksi' araştırmasına göre, Türkiye 'hibrit (melez)' rejimler grubundaymış. Araştırmada rejimler için; tam demokrasi, kusurlu demokrasi, hibrit rejim ve dikta rejim olmak üzere dört grup belirlenmiş.
The Economist dergisinin iki yılda bir yaptığı dünya demokrasi endeksi araştırmasının üçüncüsünde, Türkiye iki yıl öncesine oranla iki basamak geriye düşerek Nikaragua'yla birlikte 89. sırayı paylaşmış. Bu grupta Türkiye ile birlikte Nikaragua, Tanzanya, Filistin, Uganda, Sierra Leone, Pakistan ve Haiti gibi ülkeler yer alıyor.
GÜNÜN SÖZÜ
'Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki, aynı hatada ısrar etmenin anlamı yoktur.' (Jean Paul Sartre)