Başbakan Tayyip Erdoğan, Avrupa ve Amerika’nın katil arkadaşı Sisi’nin sırtını sıvazlayan bir lider değil. Çünkü Sisi, bizdeki bazı şuursuz liberallerin de övünerek yazdıkları gibi kelimenin tam anlamıyla ‘temizlik’ yapıyor.
Yani, Mısır’ın yeni firavunu keskin nişancılarla adeta hayvan gibi avlayarak çocukları, kadınları ve sivil halkı katlediyor. Bu cunta generali, Amerika’nın, Avrupa’nın ve müstemleke ruhlu Arap ülkelerinin izniyle katliam yapıyor. Kısacası, bu katliamların sorumlusu Sisi kadar Müslümanlara ölümü ve diktayı reva gören Avrupa-Amerika liderleridir.
Biliyorlar ki, Adeviyye Meydanı dolup taştıkça cuntanın cinayet ortakları Washington, Paris, Londra ve Berlin de Arap sokağında pisliğe batmaktadırlar. Bu yüzden de, Sisi’nin daha fazla sivili katletmesini sadece seyrediyorlar.
Ama artık hiçbir şey gizli değil, Batı dünyası Firavun’un sırtını sıvazlayarak, diktatörlerin Ortadoğu’daki geleceğini kurtaramaz.
Evet biliyoruz ki, Batı demokrasiyi sadece kendi halklarının hakkı olarak görüyor ama Tayyip Erdoğan, halk iradesinin en çok İslam topraklarına yakıştığını düşünüyor.
Batı, darbeye darbe diyemiyor ama Tayyip Erdoğan, hem kimseden icazet almadan darbe diyor hem de darbenin arka fonundaki Avrupa’yı uyarıyor.
Son katliamın hemen sonrasında başta ABD Başkanı Obama olmak üzere Putin, İngiltere Başbakanı Cameron, Almanya Şansölyesi Merkel ve Fransa Başbakanı’yla tek tek görüşen Başbakan Erdoğan, bütün liderlere ‘halk iradesi’nin esas olduğunu, Mısır’da yaşanan katliamlara sessiz kalarak kimsenin sorumluluktan kurtulamayacağını anlattı.
Başbakan Erdoğan dün de Türkmenistan ziyaretine çıkışında demokrasi ve insan hakları ekseninde adeta bir manifesto niteliği taşıyan önemli mesajlar verdi ve dünya liderlerini bir kez daha uyardı:
- Bu katliamları gerçekleştirenler şeffaf ve adil şekilde yargılanmalıdır.
- Başta Cumhurbaşkanı Mursi olmak üzere tutuklanan siyasiler serbest bırakılmalıdır.
- Başta BM ve Arap Ligi olmak üzere uluslararası kuruluşlar cesaretlendirdikleri darbecileri kınamalı, katliamların durması için derhal harekete geçmelidir.
- Türkiye mazlumların dili, mazlumların sesi, mazlumların gönül yoldaşı olmaya devam edecektir.
- Şehadete inanmış olan bu insanlar er veya geç demokratik haklarını kazanacaklardır.
- Batılı ülkeler eğer samimi davranmazlarsa, inanıyorum ki artık demokrasi dünyada sorgulanmaya başlanacaktır.
- Bu katliamı işleyenler kadar artık bu katliama sessiz ve tepkisiz kalanlar da bu cinayetlerden sorumludur.
Demokrasiyi ve insanları katleden cuntacılara karşı sesini yükselten, darbecilerin, diktatörlerin hamiliğine soyunan Batı dünyasının ikiyüzlülüğüne parmak doğrultan bir Erdoğan’ı kim sever…
Yıllardır bütün dünyaya demokrasi dersi veren ama demokrasiyi kendi halkları dışındaki İslam topraklarına yakıştıramayan Batı dünyasına ‘Erdoğan kriterleri’ ile adeta ders veren Tayyip Erdoğan’ı kim sever…